bugün

paul watzlawick'in kitabı.

insan neden kendisinden kaynaklanan sorunları aşıp geleceğe güvenle bakamaz? Neden bunca bilgiye, bilimsel gelişmeye ve tarihsel deneyime karşın sürekli hatalar yapıp durur? Üstelik sonradan 'bu nasıl yapılabilir' diyeceği türden hatalar. Aklın yolu birse, sürekli iyiden, doğrudan söz eden insan neden hep kötülüklerin kaynağı olur? Daha önce yayımladığımız 'Mutsuzluk Kılavuzu'nda mutsuz olmaya azmetmişlere rehberlik eden Watzlawick, burada da aynayı biz insanlara tutuyor. Bilimsel çalışmalarıyla uluslararası ün kazanmış bir psikolog olan Watzlawick, birikimini genel ve ortak gündemlere de taşıyabilen ender bilimcilerden. Bu kişiliğinin bir örneğini oluşturan bu kitabında, büyük dil ve mizah ustalığıyla işlediği nice dokundurmalarla, kimsenin yabancısı olmadığı en insani davranışlarımızı sorunlarımızın baş kahramanı yapıyor. Kendinden başka güveneceği dalı olmayan insanın yine en çok kendine karşı dikkatli olması gerektiğini gösteriyor. Tehlike çevremizde 'iyilik' suretinde kol geziyor. iyinin ve doğrunun temsilcileri kendi iyilerini mutlak anlamda inanarak çözümlerini diğer insanlara dayatıyorlar; onların kendi iyilerine tabi olmalarını istiyorlar. Kendi çözümlerini uygulamaya karar verdikten sonra da zaaflara, uzlaşmalara, belirsizliklere tahammül edemiyorlar. Genelin yararı uğruna tek tek insanların, azınlıkların ve 'tartışılmaz gerçeği' hâlâ göremeyenlerin canını da yakmaktan çekinmiyorlar. işte bu iyilik düşkünlerinin ürettiği topyekün çözümlerin insanları ne tip çıkmazlara soktuğunu, başlarına ne tür belalar getirdiğini ve getireceğini anlatıyor Watzlawick. Ama yanı sıra bu çıkmazlara karşı hepten çaresiz olmadığımızı ve geçmişte insanların bunlara teslim olmadığını da... insanın derin sularını tarayan bir psikoloğun acımasız, ama umutlandırıcı bir eleştirisi 'iyideki Kötü' *