bugün

"istiklal marşı" ve "değiştirmek" kavramları bir arada kullanıldığında sanki anayasal bir suçtan bahsediliyormuş gibi intiba bırakan, ancak işin özüne inildiğinde ciddi bir duyum ve beste hatası olduğu, millî bir unsur taşımayan "kötü" bir bestenin var olduğu gerçeği alenen ortadadır.

güftesi muhteşem olan bir "şaheserin" bestesinin de hem mükemmel hem de millî olmasını istemek absürt olmamalıdır.
desteklediğim önerme.
-alinti-
1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de ihsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör'ün yakın dostu Cemal Reşit Rey'le yapılmış olan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve istiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir. Söz ve melodide yer yer görülen uyum (Prozodi) eksikliğinin (örneğin "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" mısrası ezgili okunduğunda "şafaklarda" sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür) esas sebebi de budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde istiklâl Marşı olarak söylenmektedir.
istiklal marşının bestesini değiştirince dolar 1 tl olacak, faizler düşecek, terör bitecek, evet.