bugün

haddini aşmak.
günümüzde kimsenin çapının yeteceği olay değildir.
son peygamber hz. muhammed ile son bulmuş durumdur.
hiç kimsenin hatta ve hatta said nursi'nin bile temsil etmeyeceğini anlayamamış bünyeler için etiketleme yaftalama olarak kullanılan bir yöntem.asıl çelişkinin söylediklerinde olduğuna bakmadan ona buna çelişki damgasını yapıştırmadan adam akıllı düşünmek marifet.
islamı topyekün olmasa da, kişinin kendi şahsında temsil etmesinin mümkün olduğu haddini aşmama durumu.

said nursi'nin kastettiği de budur(edit: eğer söylemişse. söylediği iddiasının gerçekliği araştırılmamıştır). yani şudur: kişi islam'ı tebliğe kelimeler, cümleler yordamı ile girişir. oysa esas olan kelimelerin acziyetinden istifade yerine kelimeler sahibinin duruşudur. kişi -hatalı bir şekilde- kabul edildiği üzere temsilin parçalarından biri pozisyonunda icra ile yükümlü olduğundan; şahsın tüm iyi ya da kötü davranışları merkeze koyup oradan hareket ettiği fenomen üzerinden değerlendirilir.

vardı buralarda bir örnek bir zamanlar, analoji ile -din dersi öğretmeni örneği- kişiden yollanıp islam'a pay biçilmişti. yanlış olsa da analojide kişi islam'ı dolaylı olarak temsile götürülmüş. insanlar özellikle hatalı davranışlarda hatalı davrananın düşman oldukları alt kimliklerine göndermede bulunurlar.

aynı yavşak din dersi öğretmeninin hatalı davranışları neticesinde hedef alınan olgu; türklüğü, memleketi ya da bir başka kimliği değildir. çünkü, onun din dersi öğretmeni ya da bu sıfatının dışında dışarıda dini savunan biri olarak görünmesi göründüğünü temsile yetkili kılındığı manasına gelir.(böyle bir yetkilendirme mercii olmasa da)

demek ki kişi karşı tarafın algısı üzerinden içinde bulunduğu görüşün temsilcisi haline getiriliyor. o halde temsil mümkün.(unutmayalım bu yönlendirme; kötü, hatalı, yanlış davranışlarda vuku bulur. eğer iyi bir şeyler yapıyorsa ortak kimlikte buluşulur; türklük ya da hemşehrilik gibi)(örn. orhan pamuk ermeni dostudur = türkler ermeniler'i pek sevmez. ama, orhan pamuk nobel'e layık görülmüştür ve bir türk olarak bununla gurur duymuştur analoji meraklısı bizim hergele)
islamı rükunlarına uygun yaşamaktır.

not:said nursi " devir islamı tebliğ devri değil temsil devridir" diye bir söz sarfetmemiştir. bunu ispat eden arkadaşım olursa beri gelsin. 1 hafta yazmayacam sözlüğe.
Nerede ve nasıl temsil ediyorsun sorularına cevap bulması gereken islami oligarşinin temsiliyetidir . Bu temsiliyetin teslimiyet olmaması en büyük sorundur.
islamı temsil ettiğini iddia edenlerin aslında yapmadıkları şey. Zira islam kimsenin tekelinde değildir, temsil edilmeye de ihtiyaç duymaz.
yüce dini temsil etmek allahın elçileri dışında kimseye düşmeyeceğinden kendine misyoner görevi yüklemiş akıllara zarar kişiliktir. hayır, sen kimsinki herhangi bir dini temsil edeceksin ? herkes kendi dinini içinde istediği gibi temsil eder.

(bkz: kime göre neye göre)
kendi kendini peygamber ilan etmektir ve sırf bu sebeble bile çelişkinin boku çıkar. gerekli koşulların milyonda birinin sağlanamayacağı hususuna girmiyorum bile. hayır hadi deli diyor da o kadar insan nasıl inanıyor anlayamıyorum.
islamin en onemli rukunlarindan biri olan tebligin temelidir. "Onlar oyle kimselerdir ki, goruldukleri zaman ALLAH'i hatirlatirlar" hadisi cercevesinde islam'i yasayanlar islamin gercek temsilcileridir. bu temsil, bir makam olmaktan cok temelde birey ile sekillenen topluma bakar. hele gunumuzde artik musluman denilince aklina ham softa, yobaz, eli silahli terorist vb. islamla hic alakasi olmayan kimseler geliyorsa bu, hakiki muslumanlarin kendilerini ifade edememis yani islami temsili ortaya koyamamis olmalarinin sonucu degil midir?

islami temsil edenlerin veya edeceklerin vasiflari furkan suresinde anlatilir ve bunlar "rahman'in has kullari" denilerek bahsedilir. bu vasiflari tasimayanlarin neyi temsil ettiklerini sorgulamak lazim.

birde allah rasulu'nun kirk yasinda teblig ile memur edilmesinin hikmetini dogru anlamak lazim. zaten dogdugunda bile "ummeti" dedigine gore o zaten bir peygamberdi ama kirk yillik bir temsil sureci ile tebligin temelini olusturmustu...
dünya üzerinde başka dine inananlar, müslümanlığa veya dini inançlara inanmayanlar olduğu sürece, müslüman olan herkez islamı temsil eder.
afrikanın en ücra köşesine gittiğinizi düşünün, namaz kılıyorsunuz veya oruç tutuyorsunuz, oranın yerli halkı da islamı bilmiyor, size bön bön bakıyor. işte o an siz islamı temsil ediyorsunuz demektir.
temsil edildiği düşünülen kişi doğrudan islam hakkındaki kanaati etkilediği için zor ötesi bir şeydir. temsil eden kişinin kendi hatasının islam'dan kaynaklandığı düşünülebilir. tıpkı doğu toplumunun geri kalmışlığının islam'dan kaynaklandığının düşünülmesi gibidir.

toplum, islamın temel kaynaklarını okumamış, kendini ekonomik anlamda da geliştirmeyip geri kalmışsa islam'ın suçu ne.

müslümanım diye ortalıklarda dolanan, islam hakkında bilgisini artıramamış, cesedinin altında ezilen, ancak islam'ı temsil ettiği düşünülen kişiye sorulan sorunun cevabının alınamamasında islamın suçu ne?