bugün

1991 ırak savasının perde arkası;

"körfez savaşının maliyeti"
-40 milyar amerikan doları

"savaşın faturasını kim ödüyor?"
ilk aklımıza gelen cevap bu bedelin abd tarafından ödendigi yolunda olacaktır.
bu kısmen dogru: gerçekte?
40 milyar $;
-harcamaların %25 i abd tarafından karsılandı (10 milyar $)
-%75?i arap ülkeleri ve özellikle kuveyt ve suudi arabistan tarafından karsılandı (30 milyar $)

"bu parayı nereden temin ettiler?"
-savastan önce petrolün yaklasık fiyatı:
varil basına 15 $ idi...ancak körfez savasından sonra petrolün varil bası fiyatı 42 $'a yükselerek, 60 milyar $ civarında ek kazanç saglanmıstır.
-arap ülkelerinde ififty , fiftyı yasası geçerlidir: %50 devletin kasasına, %50 petrol kaynaklarını kontrol altında tutan çok uluslu sirketlerin eline. bu verilere göre;

***bu parayı nereden temin ettiler?***
-petrol fiyatının yükselisi ile elde edilen net kâr: 60 milyar $;
*30 milyar $ petrol sirketlerine
*30 milyar $ arap devletlerine (kuveyt + suudi arabistan)

"bu petrol sirketleri kimlere ait?"
-ortadoguda petrolün çıkartılması ve ticareti 7 kardesler tarafından (shell, tamoil, esso?) yürütülmektedir. bunların besi devlete ait olmak üzere hepsi amerikan sirketidir.

30 milyar $;
-yaklasık 21 milyar $ amerikan hükümetine
-yaklasık 9 milyar $ amerikan özel sektörüne

abd, savastan 20 milyar $ kazanç saglamıstır! asıl hedefleri, bağımsız kuveyti aldatmacası arkasına saklanarak pastayı paylasmaktır!

"sonuçta kim 91 ırak savasının bedelini ödedi?"
-bizler yani petrolü tüketenler

"böylece abdnin toplam elde ettigi kazanç miktarı.."
-11 milyar $ petrolden
-49 milyar $ silahlardan!!!

"savas için harcanan 40 milyar $ nereye gitti?"
-tabi ki savas sanayisine. her nedense, bu sirketlerin sahiplerinin neredeyse tamamı amerikalı

simdi, 1991 körfez savasının insanlara yardım etmek veya özgürlük hakkı gibi sebeplerden dolayı degil sadece maddi kazançı amacıyla yapıldıgını rahatlıkla varsayabiliriz

kaynak:milan teknik üniversitesi - "modeller ve dogal kaynak yönetimi" alıntıdır.
nehir kıyısına düştüğü iddia edilen amerikan helikopterinin pilotunun ıraklılar tarafından köşe bucak nehir kıyısı boyunca aranması.
(bkz: saddam hüseyin in idam edilmesi)
fonda acikli bi muzik, ekranda hizlica gecen goruntuler, petrole batmis bir ördek, ucaklardan atilan deli sacmasi bombalar, patlayan ucaksavar mermileri, calan siren sesleri, kacmaya calisan caresiz insanlar, cöl kumlarinda hummer cipler, bi bok yemis gibi artiz kirmasi gunes gozluklu coniler.
olen masum insanlar, harabeye donmus bir ulke, yoksulluk, caresizlik.

(bkz: gun olur devran doner)
müzelerini, kütüphanelerini hatta hızını alamayıp sağlık ocaklarını, hatanelerini bile yağmalayan güruh ve bir tek amerikan askerlerince bu yağmadan korunmuş olan petrol bakanlığı binası.
amerikan askerlerine en içteninden welcome çakıp, amerikan bayraklarıyla halay çeken şerefsizler.
ölen, tecavüze uğrayan, zulm edilen kadın ve çocuklar olmasa hak ettiğini bulmuş bir ırak denmesi gereken ama o kadın ve çocukların günahsızlıklarına hürmeten susup izlenen ibretlik tiyatro sahnesi.
en akılda kalan devrilen saddamın heykeli üzerinde tepinilen sahnedir.
sanki üzerinde tepinilen saddamın heykeli değil kendi gelicekleridir.
amerikan askerleri tarafından dövülen ıraklı küçük çocuk...
eline bir tek kırma ile düşürdüğü amerikan helikopteri önünde poz veren ıraklı yaşlı sünni.
Tel ardında yere çökmüş, başına çuval geçirilmiş baba ile oğlun resmi..