bugün

gerçek bir şeydir. bu dönemde mazhar alonson-benim hala umudum var dinlenmelidir. senden daha kötü durumda olan insanlar var belki, haline şükretmen gerekirken sen gidip intihar ediyosun arkadaşım. olucak iş mi bu? kaç işte olayların karşısında. arkanda bıraktığın aileni arkadaşlarını önemseme sakın tamam mı? günah lan bi kere. iyice düşn intihar ediceksen.
bana yıllar önce izlediğim bir televizyon programındaki rezilliği hatırlatan durum tespitidir kendisi.

psikolojide ölüm korkusu/fobisi denen bir duygu durum bozukluğu vardır; bilenler bilir. yıllar önce, bir sabah programına yakalanmıştım evde kahvaltı yaparken. bu salak programların formatı gereği, bir psikolog, bir de sanatçı çağırılmıştı programa (izzet yıldızhan diye hatırlıyorum). programın "psikologa sorular" bölümünde, ablanın bir tanesi, kendisindeki ölüm fobisinden bahsetmekteydi ki; izzet yıldızhan kardeşimiz mikrofonu alıp "sevgili bilmemne. hayat bu. hepimiz doğuyor büyüyor ölüyoruz. bu dünyada her fani bir gün ölümü tadacaktır." mealinde bir açıklamayla telefondaki psikolojik deli ablayı tedavi sürecine kalkışmıştı. psikolog da gülerek, "haklısınız haklısınız" diyerek durumu geçiştirmeye çalışmıştı.

intihar söz konusu olunca da; "intihar çözüm değil, kaçıştır" falan filan tarzı romantik çıkışları buna benzetiyorum. intiharın çok çeşitli türleri vardır. bazılarını çözümsüzlük tetikler, bazılarını psikolojik rahatsızlıklar. bazıları için "çözüm" önemlidir, bazıları çözümü s.klemez. çözüm de dahil, hayatın kendisi anlamsızdır onlar için. her evde bir psikoloğumuz, bir psikiyatrımız var lan. çok sağlıklı bir ülkeyiz.