bugün
- cumaya gidenlerin çok azalması12
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt10
- uzağı göremeyen insan10
- istanbul suriyenin başkentidir9
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel10
- anın görüntüsü18
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım11
- boşuna yaşıyorum hissi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası38
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı36
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- türkiyede çok abartılan arabalar16
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler19
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- patiswiss14
- integralin müfredettan kaldırılması12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- akrep burcu9
- bik bik moderatör olsun15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- ali erbaş9
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu27
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi9
- ellerim bos gonlum hos9
intihar cesarettir korkaklar asla intihar edemezler.
Lanet bir yerdeyiz.
Tam olarak hatırlamıyorum ama evime benziyor.
Çünkü; orayı terk ettiğimde bu haldeydi.
Babam faturalardan çok korkardı.
Süprizleri sevmezdi ve beni kavga ederken seyretmeye bayılırdı.
Özellikle başka ailelerin beni şikayet etmesinden. Televizyon sadece haberler için açılırdı.
O ekran ya da adı her neyse onun sadece kötü haber veren bir sistemden ibaret olduğunu düşünüyordum. Tanrının şükretmemiz için gönderdiği insan istü bir şey gibi geliyordu bana.
Babam sadece o açıken susardı.
Konuşsa bile bunlar sadece küfür oluyordu.
Kitap okumaya tam onbir yaşında başladım.
Çünkü; yapacak başka bir şey yoktu.
Her neyse.
Şu an içinde olduğum yer tam çocukluğum gibi. Duvarları ucuz boyalarla ve kireçle renklendirilmiş. Görüntüsünü gizlemeye çalışsa da buram buram ucuzluk kokuyor.
Dikkatli bakın; dışarıdan güçlü görünen bir çocukdan bahsediyorum.
Annemle olan kısımları hatırlamıyorum ama çok güçlü bir kadındı.
Babama fiziksel olarak dayanabilen tek şeydi çünkü.
En uzun süre demeliyim.
Bunu anladığımda babam artık sigara içmiyordu. içemiyordu...
Poll'ün sesiyle irkiliyorum; harika!
Bundan daha boktan bir yer olamazdı.
Yeni evimize "merhaba" de. Hey!
Annen gitti, konuşabilirsin.
Gidelim buradan, diyorum. Artık çok geç, diyor.
Burası kaçtığım yerin kopyası gibi.
Lanet olsun, bilerek mi yapıyorsun!
Neyi bilerek mi yapıyorum, diyor.
Tavanı gösteriyorum. Avize yok.
Ben karanlıktan korkarım. Bunu biliyorsun.
Sakin ol geri zekalı, diyor. Beni anlamıyorsun, diyorum. Öyle mi? Diyor. Elektrik olan bir evde fatura olur.
Bunun için en iyi ihtimalle sikindirik bir işin olması lazım.
Sabahları erken kalkmak zorunda ve halinden şikayetçi olduğun lanet olası bir işten bahsediyorum.
Sahte arkadaşlarınla çevrili bir dünyaya hapsolman ve bunu fark etmiyormuş gibi davrandığın sahte mutluluklarla dolu boktan bir hayatın olmalı.
Avize yokmuş. Peh! Akşam yemeği var mı?
Kanun mu arıyorsun? Ondan kaçmadın mı? Bağışlanmak mı istiyorsun?
Bunu isa döndüğünde onun yakasına yapışarak istersin. Kaçtığın evde de elektrik faturası vardı. Avizen vardı.
Ve o faturayı tanrı ödemiyordu.
Sadece annen günahları belirlemez orospu çocuğu! Mızmızlanmayı kes artık. Kaçtığın yerin kopyası değil. Çünkü; burası zaten terk edilmiş.
O yüzden buradayız. Anlıyor musun? Poll'ün sözleri kalbim olduğunu hissettiriyor.
ilk kavgamızı ettik aşkım, diyorum. Siktir git! Diyor.
Işık bulmak zorundasın, diyorum.
Kitaplarını yakarsın, diyor. Kitaplar bitince ne yapacağım?
Hayaller, umutlar, anılar.. ne bulursan onu yakarsın.
Aynı gece ışık bulamadım.
O an ki korkum hastalık taşıyan bir virüs olsa tüm dünyayı sarardı.
Ve her ülke Afrika gibi olurdu.
Poll, korkumu dağıtmak için kadınlardan, Tanrıdan ve masallardan bahsetti.
Odadaki tek ışık sigaranın ucuydu.
Ertesi sabah pencere, tuvalet ve musluk olmadığını fark ettim.
insan panik halindeyken hiç bir şeye dikkat etmiyor ama aramaktan da vazgeçmiyor.
Poll, eğer bir şeye ulaşmak istiyorsan onun sana gelmesini sağlamalısın dedi.
Tesadüfe inanmalısın.
Hayatını kurtarmanın tek yolu güçsüz görünmektir. Yirmili yaşların tam ortasındayım ama güçsüz görünmüyorum.
Fiziksel olarak eksiğim yok.
Saçlarım ve ön dişlerim hariç.
Ruhani olarak daha fazlası.
Ama yine de bu ev benden daha eksik olamazdı.
Işık bulmalıyız. "Karanlığa alışmalısın." Teslimiyet bana göre değil. "Karanlık düşünmeni engelliyor.
Bunun tadını çıkar." Sağ ol çok iyi geldi. "Uyumayı dene." Geceleri uyuyamam. "Çalışalım mı?" Nasıl? "Kalabalığa karışalım." Olmaz.
Kalabalığı da sevmem. "Kötü şeyler yapalım. Hadi.. bakma öyle. Annen ceza vermez korkma.
Geceleri sokak lambalarını sayalım.
Korkunu gidermek için bir kaçını da parçalarız." Sürekli aynı şeyleri konuşuyorduk.
Tam bir hafta geçti ve ben uyumuyordum. Korkmuyordum da. Ama artık bunun bir önemi de yoktu.
- Çünkü; her şeyi karartmaya karar vermiştik, uykusuz geçen bir haftanın sonunda.
Burası bizim dünyamız olacaktı ve karanlıktan herkes korkacaktı...derken arkadan gelen üçüncü bir ses kalbimi ürpetti.
+hasta yine kendi kendine konuşmaya başladı ilaçlarını verin uyutun bi süre..
Tam olarak hatırlamıyorum ama evime benziyor.
Çünkü; orayı terk ettiğimde bu haldeydi.
Babam faturalardan çok korkardı.
Süprizleri sevmezdi ve beni kavga ederken seyretmeye bayılırdı.
Özellikle başka ailelerin beni şikayet etmesinden. Televizyon sadece haberler için açılırdı.
O ekran ya da adı her neyse onun sadece kötü haber veren bir sistemden ibaret olduğunu düşünüyordum. Tanrının şükretmemiz için gönderdiği insan istü bir şey gibi geliyordu bana.
Babam sadece o açıken susardı.
Konuşsa bile bunlar sadece küfür oluyordu.
Kitap okumaya tam onbir yaşında başladım.
Çünkü; yapacak başka bir şey yoktu.
Her neyse.
Şu an içinde olduğum yer tam çocukluğum gibi. Duvarları ucuz boyalarla ve kireçle renklendirilmiş. Görüntüsünü gizlemeye çalışsa da buram buram ucuzluk kokuyor.
Dikkatli bakın; dışarıdan güçlü görünen bir çocukdan bahsediyorum.
Annemle olan kısımları hatırlamıyorum ama çok güçlü bir kadındı.
Babama fiziksel olarak dayanabilen tek şeydi çünkü.
En uzun süre demeliyim.
Bunu anladığımda babam artık sigara içmiyordu. içemiyordu...
Poll'ün sesiyle irkiliyorum; harika!
Bundan daha boktan bir yer olamazdı.
Yeni evimize "merhaba" de. Hey!
Annen gitti, konuşabilirsin.
Gidelim buradan, diyorum. Artık çok geç, diyor.
Burası kaçtığım yerin kopyası gibi.
Lanet olsun, bilerek mi yapıyorsun!
Neyi bilerek mi yapıyorum, diyor.
Tavanı gösteriyorum. Avize yok.
Ben karanlıktan korkarım. Bunu biliyorsun.
Sakin ol geri zekalı, diyor. Beni anlamıyorsun, diyorum. Öyle mi? Diyor. Elektrik olan bir evde fatura olur.
Bunun için en iyi ihtimalle sikindirik bir işin olması lazım.
Sabahları erken kalkmak zorunda ve halinden şikayetçi olduğun lanet olası bir işten bahsediyorum.
Sahte arkadaşlarınla çevrili bir dünyaya hapsolman ve bunu fark etmiyormuş gibi davrandığın sahte mutluluklarla dolu boktan bir hayatın olmalı.
Avize yokmuş. Peh! Akşam yemeği var mı?
Kanun mu arıyorsun? Ondan kaçmadın mı? Bağışlanmak mı istiyorsun?
Bunu isa döndüğünde onun yakasına yapışarak istersin. Kaçtığın evde de elektrik faturası vardı. Avizen vardı.
Ve o faturayı tanrı ödemiyordu.
Sadece annen günahları belirlemez orospu çocuğu! Mızmızlanmayı kes artık. Kaçtığın yerin kopyası değil. Çünkü; burası zaten terk edilmiş.
O yüzden buradayız. Anlıyor musun? Poll'ün sözleri kalbim olduğunu hissettiriyor.
ilk kavgamızı ettik aşkım, diyorum. Siktir git! Diyor.
Işık bulmak zorundasın, diyorum.
Kitaplarını yakarsın, diyor. Kitaplar bitince ne yapacağım?
Hayaller, umutlar, anılar.. ne bulursan onu yakarsın.
Aynı gece ışık bulamadım.
O an ki korkum hastalık taşıyan bir virüs olsa tüm dünyayı sarardı.
Ve her ülke Afrika gibi olurdu.
Poll, korkumu dağıtmak için kadınlardan, Tanrıdan ve masallardan bahsetti.
Odadaki tek ışık sigaranın ucuydu.
Ertesi sabah pencere, tuvalet ve musluk olmadığını fark ettim.
insan panik halindeyken hiç bir şeye dikkat etmiyor ama aramaktan da vazgeçmiyor.
Poll, eğer bir şeye ulaşmak istiyorsan onun sana gelmesini sağlamalısın dedi.
Tesadüfe inanmalısın.
Hayatını kurtarmanın tek yolu güçsüz görünmektir. Yirmili yaşların tam ortasındayım ama güçsüz görünmüyorum.
Fiziksel olarak eksiğim yok.
Saçlarım ve ön dişlerim hariç.
Ruhani olarak daha fazlası.
Ama yine de bu ev benden daha eksik olamazdı.
Işık bulmalıyız. "Karanlığa alışmalısın." Teslimiyet bana göre değil. "Karanlık düşünmeni engelliyor.
Bunun tadını çıkar." Sağ ol çok iyi geldi. "Uyumayı dene." Geceleri uyuyamam. "Çalışalım mı?" Nasıl? "Kalabalığa karışalım." Olmaz.
Kalabalığı da sevmem. "Kötü şeyler yapalım. Hadi.. bakma öyle. Annen ceza vermez korkma.
Geceleri sokak lambalarını sayalım.
Korkunu gidermek için bir kaçını da parçalarız." Sürekli aynı şeyleri konuşuyorduk.
Tam bir hafta geçti ve ben uyumuyordum. Korkmuyordum da. Ama artık bunun bir önemi de yoktu.
- Çünkü; her şeyi karartmaya karar vermiştik, uykusuz geçen bir haftanın sonunda.
Burası bizim dünyamız olacaktı ve karanlıktan herkes korkacaktı...derken arkadan gelen üçüncü bir ses kalbimi ürpetti.
+hasta yine kendi kendine konuşmaya başladı ilaçlarını verin uyutun bi süre..
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar