bugün

Dertleşince büyü bozuluyor.
objektif birinden değerlendirme alabilmenin bir yolu. hiç tanımadığımız birileri her zaman daha yardımcı olur doğru kararlar almamızda.
doğal ve makul bir istektir.

özellikle bu dertleşmeler spesifik bir olay üstünden değil de genel sıkıntılar, düşünceler üstüne olduğunda bir nevi "size cevap veren bir günlüğe" yazıyormuş gibi hissedersiniz. birilerinin dedikodusu, bir şeylerin hırsını atmak gibi değil de; kafanızda dönüp duran ve söylenmedikçe ince ince rahatsız eden bazı fikirler vardır mesela. onları aktarırsınız, karşınızdaki de aynı şekilde size aktarır kendi düşüncelerini.

bir tanıdığınız gibi "siz sustuktan sonra sizi yönlendirmek için" değil de gerçekten anlamak, düşünmek için okur yazdıklarınızı karşıdaki insan.

dinlendiğini bilerek konuşmaktır kısacası, her iki taraf için de.

dinlenmek güzeldir.
tarafsız yargı gibi, iyidir.
genelde en çok vuku bulan hadisedir. yakınınızdaki insanlara anlatamadığınız şeyleri, hiç tanımadığınız insanlara daha rahat anlatabilirsiniz çünkü iletişiminiz olmayan bir insandan zarar görme olasılığınız çok düşüktür. hayatta yenilen kazıklar neticesinde insan çekiniyor bazen yakınındakilere açılmaktan.
yakın gördükleri tarafından sadece dinlenmek yerine sürekli yargılandığında insanın içinde oluşması kaçınılmaz istektir.
Dertleşmenin bitmesiyle "niye o kadar şey anlattım ki?" pişmanlığı kaplar insanın içini...
mükemmel hissettiriyor, yargılanmadan içini dökmek gibisi yok.
kadınlarda bu dertleşme mevzusu kimi zaman o tanımadığı biriyle yatağa kadar gider.
Filmin sonunda "Meze" olacağınız ihtimali bulunduran istek. Dertleşme ülküsü güdenlerin küçük kısmı hariç, ekserisi filmin sonunu değiştiriyor. Dertleşme ayağına bazı hayatlar kayıyor. Çünkü dertleşme içdökme sanatıdır ve içte olanlar "sır" ihtiva ediyor. Kölelerinizi azat edip onlara köle olmayınız. Hiç tanımadığı insana selam vermeyenler dertlerini ona açıyorlar. Ne güzel istanbul. Hiç tanımadığınız insanlarla umutlaşın.
Ted mosby sendromu diye bilinir.
hiç geçmeyen istek.
kimseye anlatamadığı, içinde tuttuğu dertlerini kendisini tanımayan insanlara anlatması iç rahatlatıcı birşeydir. kişiyi tanımadığı için onu yargılamaz, eleştirmez, olan biteni anlamaya çalışır karşıdaki kişi.
içinden bir ses " bu kişiye derdini anlat" der.
sıkıntılarını ve sorunlarını rahatça dile getirebileceği düşüncesiyle oluşan istekdir.