bugün

bazı şeyleri sürekli deneyip yine de başarılı olamayan, hayatını geri dönülemeyecek bir hale getirmiş kişinin çabalamayı anlamsız bulup vazgeçtiği andır bu.

kimse düşünüp de o ana vardığına karar vermez.

düşmanınızın sizi yere yıkıp boğazınıza kılıcı dayaması hissi gibidir.

bir anda farkedersiniz, bir flaş patlar ve uğraşmanın mantıksız olduğunu görürsünüz. havanda su dövmek gibidir. kendinizi aptal hissettirir.

umudunuz elinizden gitmiştir, kontrolsüzdür, boştur, gridir.

oksijen tüketiyorsunuzdur, yanınıza kar kalıyordur. zaten ekinleri 20 saniyede mahveden çekirge sürüsü uğursuzluğunda yaşadığınızı hep biliyordunuz, şimdi bunu ilk defa açık açık kendinize itiraf ediyorsunuz.

çünkü eskisi gibi kaçacak gücü artık yitirdiniz.

bu kadar da kolay özetlenebilmektedir bu durum. hem de o hep güvendiğiniz "mantık" tarafından.

kaybedicek bir şeyi kalmadığını düşünen insanın hissettiği trajik rahatlama duygusu içinizi sarar,

karanlık bir yere kıvrılıp mümkünse rahatsız edilmeden orda ölmek istersiniz.

her şey bir anda sanki illüzyon halini alır, hissettiğiniz can acısı yerini sonsuz bir huzursuzluğa bırakır, baktıklarınız sanki kötü biten bir filmin sonu gibidir.

güneş ışığı gerçekliğini kaybeder, dijitalleşir.

ilerisi için tek görebildiğiniz şey kopacak fırtınalardır.

umut denilen silik kavram kendi mantık döngünüz içinde tamamen yok olur, 1'in 0'a dönüşmesindeki ironiye gülümsersiniz.

tam da o andır. **
birisini seversiniz karsılıksız olarak, baştan beri olmuyacagını biliyor olsanız bile, herzaman içinizde bir umut beslersiniz ona karsı, belki olur, belki sever gibilerin de ya işte o sevdiğiniz insanı, başka kollarda gördüğünüz o an insanın pes ettiği an dır.
alınan 27 dersin 25inin verilmesine rağmen ganonun 1.8in altında kaldığı an.