bugün

insan en kolay kendini kandırır ama bu kendine yalan söyleyerek değil de inanmak istediğine inanarak olur. en kolay aldatma şeklidir. başkasını aldatsan belki büyük yaralanmazsın ama kendine yalan söylemek kendi kalbine bir bıçak sokmakla eşdeğerdir.
ınsanın kendınden baska ne dostu ne de dusmanı vardır aslında...kandırır da kendını cogu kez.beyni ve yuregi farklı yollarda gezınır cunku.
bazen sadece bununla ayakta durabilir çünkü, insanın kendi kendini yaşatabilmesi için yaşam destek ünitesidir bir nevi.
insan en çok kendini kandırır. en çok kendine yalan söyler.söylediği her yalana inanır ve günün birinde boğulur.boğulduğu anda bile devam eder oyun sandığı kandırmacılara..

bir çoklarımızın hayal dünyası vardır. içinde yeşillik dolu bir bahce , denizi gören bir ev barındırır.yeşilliğin içinde meyva ağaçlarımız da vardır. nitekim o yeşillikler sonbahar geldiğinde bile solmazlar.ilginç olanı solmadığını sadece kendimiz görürüz.bir gün bahcemize dışardan bir göz gelir.inatla solan yeşilliğimizden bahseder.bazen bu gözü iteriz bahcemizden , bazen bu göze hep ihtiyac duyarız ki itiraf edemediklerimizi yüzümüze vursun ve varolanı kabul edelim diye.

özetle ; kişinin iç dünyası ve dış dünyası vardır.iç dünyası dışarda olup bitenleri kabul edemeyecek kadar kırgın olabilir ama dış dünyası farkındalığı ifade eder.buna rağmen kişi dış dünyasını içine anlatırken hayallerini yorar.aslında bu durum kişiler arasında da gecerlıdir.hangimiz kendimize itiraf edemediğimiz olay veya olguları karşımızdakine aktarabiliriz ve aktardığımız ne kadar gercek olabilir ki?