bugün

Düşünürken, Nietzsche'nin inanç, doğruyu bilmeme isteğidir sözü vazgeçilmez bir anekdot olarak yanıbaşımda durur, insan her zaman düşünmez, düşünmekte istemez. Din adamları savundukları argümanları içselleştirmeden bizlerin inanmalarını beklemeleri son derece ahmakça bir düşüncedir.

Bir yerde okumuştum Hakikatin islam'ın dışında olduğunu ispatlasalar bile hakikatin yanında olmaktansa islam'ın yanında olmayı tercih ederim. Günümüzün imamları veya din adamları tam da bu söze biçilmiş kaftan gibidir.
yeni ateizm zırvalıklarından biri olan cümle.

uzun uzun açıklamaya bile gerek yok.
sorgulayan ve korkan insanlar için geçerli ifade. sorgulamayan ve aynı zamanda korkanlar doğrunun zaten inandıkları gibi olduğunu düşünür. bu da onları bir hayal kırıklığının beklemesine sebep olabilir, ya da olur.
insanın hayatına anlam katan, hayatın özünü, anlamını, amacını öğrenmesini sağlayan 10 tane soru varsa din bunlardan 5-6'sını cevaplıyordur.

ama doğru ama yanlış.

aldığı cevapla yetinen dindar oluyor zaten.

velhasılı kelam din lükstür.
inanç isteklerimiz ve ardına sığındıklarımız doğrultusunda doğrumuzu bulmamızı geciktirebilir hatta engelleyebilir.

ama inanç hakikate engel değildir.
inanç, gerçekliği deney gözlem yoluyla sınanabilir olan ama yaşamın sınırlı bir süresi olması sebebiyle tüm anlamını yitiren içinde bulunduğumuz maddesel dünya hayatının ardındakini açıklayarak insanın öz varlığını anlamlandıran olgudur.

Fakat hangi inancın gerçek olduğu mantık ve bilim ekseninde sınandığında bu testi geçebilen tek bir inanç vardır.