bugün

*unutulmaması gereken ama unutulan öğretmenlerdir. ilk tanışılan öğretmenlerdir. yıllar geçti, bazılarının adını hâlâ hatırlarım. şimdi nerededirler kim bilir. sana söz veriyorum sözlük, birgün onları bulup ziyaret edeceğim.
1.sınıfta çok sevimli daha sonra gerçk yüzünü gösteren öğretmenlerdir.
ogrencilerinin gelecek egitim hayatını belirleyen öğretmenlerdir.
hayatıma yön veren insanlardır, ve bunu bilinçli olarak yapmışlardır. bir çocuk için hayatını nasıl yaşayacağını belirleyen önemli faktörlerden bir tanesidir. ilkokul 1. sınıfta, daha henüz adım atmışken evin dışına, ilkokul öğretmenimin bana söylediği ilk şey burdan birlikte anadolu ve fen liseleri sınavını kazanarak ayrılacağız.* sonra o biz 4. sınıfa geçtiğimizde emekli oldu, ilköğretim 8 sene oldu filan, ama sonrasında bir çoğumuz, ki sınıfımız 60 kişiye yakındı anadolu ve fen liseleri kazandı. ayrıca müzik enstrümanları çalmayı öğretmişti hepimize.*
ne olursa olsun ismi unutulmayanlardır.

alzheimer hastalarının bile bazıları ilkokul öğretmeninin ismini hatırlar.
hakkınızda öyle yerinde tespitler yapan insanlardır ki, yıllar sonra seçtiğiniz meslekte ilerlerken sözleri aklınıza geldiğinde ne kadar iyi bir gözlemci olduklarını anlarsınız.

"bu çocuktan doktor, mühendis, avukat falan bekleyip sonunda üzülmeyin. hangi dal bilmem ama, sanatla ilgili birşeyler yapacak"

ucundan kıyısından da olsa tutturmuşsunuz öğretmenim... nur içinde yatın
başarısız öğrencilerinin başarısızlıklarının sebebi gösterilen,bana okumayı yazmayı söktüren yüce şahsiyettir.
nedendir bilmiyorum, ve kendi öğretmenimi ayrı tutuyorum *, genelleme yapmaktan da nefret ederim ancak bu güruh mensuplarının sanrıları vardır. örneğin herşeyi çok bildiklerini sanırlar. her konuda otoritedir bunlar. kendini bir beğenmişlik bir burun havalanması bir götü kalkıklık. hacım noluyoruz dedirtir insana. yeğenim ilkokul dört öğrencisi, bir veli toplantısına katıldım, ve sanırım toplu katliam yapmamak için kendimi zor tuttum.

tabi burda velilere düşüyor görev. herkese hak ettiği kadar değer veriniz efenim.

ayrıca, nerde eski örtmenler. biz insanlığı onlardan öğrendik. börtü böcek sevmeyi, yerlere tükürülmemesini, yemek yeme adabını, tiyatroyu, kitap okumayı, sevmeyi, arkadaştan silgi istemesini, kopya çekerken utanmamız gerektiğini, yalan söylerken pancar gibi kızarmayı. evet biz bunları öğrendik. şimdikiler ne öğretiyor? nasıl kendini beğenmiş olursun, nasıl düşünmeden konuşursun, karşındakinin sınırlarını nereye kadar zorlamalısın. en iyi bildiklerini öğretiyorlar olsa gerek.
Tanım: Kişinin hayatını şekillendirmesinde önemli yere sahip öğretmendir.

Özel tanım: Hep alay konusu olmuştur; psikolojik yardım almaya giden birine psikolog/Psikiyatr mutlaka çocukluğuna dair sorular sorar ve rahatsızlığına bu şekilde çareler arar ya hani ben de bu özel günde, bugünümü şekillendiren insanlardan bahsetmek istiyorum biraz: ilkokul öğretmenlerim...

Ben ilkokula maddi durumu yeterli olmayan öğrencilerin çoğunlukta olduğu bi okulda başladım.. Artık emekliliği gelmiş, o zamanlar için dedemden bile yaşlı bulduğum, paraya resmen tapan bi öğretmenim vardı.. inanılmaz sert mizaçlı biriydi.. Maddi durumu olmayan çocukları ezer, ayak işlerini onlara yaptırırdı.. Okulumuza çok yakın bi mevkide kahvehane işletir ve bundan her zaman övünçle söz ederdi.. Derste biz tahtada yazanları defterlerimize geçirirken, O cebinden toparla para çıkartır sayar, sınıfta maddi durumu en kötü olan öğrenciyi bakkala yollar, ayakkabı boyası aldırtır, paracıklarını sayma işi bitince bi güzel ayakkabılarını boyardı vs vs. Bizlere hiç sabrı yoktu.. Bi harfi yanlış mı yazdık, anında kolumuzda sürükleye sürükleye tahtaya kaldırır, öğretene kadar da oturtmazdı.. "Ne var bunda, adam öğretmek için canla başla çalışmış daha ne istiyorsun?" demeyin sakın, yılların içimde biriktirdiği kini anında size boca edebilirim.. Sert bi dille yapılan bi eğitimden kim ne öğrenebilirse biz de o kadar başarılı oluyorduk işte o tahtada.. Daha okul hayatımın ilk yılında yalancı olup çıkmıştım sayesinde: Okula gitmemek için bi türlü geçmeyen griplerden oluyordum, başım ağrıyordu, başım ağrımazsa karnım, karnım ağrımazsa kulağım, yani özetle illaki bi taraflarım ağrıyor ben de okula gidemiyordum.. Bi de öyle güzel rol kesiyordum ki bi zaman sonra gerçekten hasta oluveriyordum.. Ha bir de karın deli dolu yağdı zamanlardı o zamanlar.. Deli gibi kar yağıyor ve okullar tatil oluyordu, bende bi bayram havası evi şenlendiriyordum tabi..

Okumayı yeni yeni sökmeye başladığımız bi dönem annem okula bizi almaya gelmiş ve öğretmenimle konuşmuştu.. Bizim şehrin iyi bi mahallesinde oturduğumuzu ve babamın da hatırı sayılır bi yerde çalıştığını öğrenmiş ve bunu hemen ertesi gün bana yansıtmaya başlamıştı.. Bi anda sınıfın en zeki, en akıllı, en tertipli, en en kızı olup çıkmıştım.. Düşünsenize daha 7 yaşındasınız; ama sınıf farkıyla ciddi anlamda taşıyorsunuz.. Bi an o gazla ben de sevmediğim bikaç arkadaşımı harcamıştım.. Eğer ki o adamla devam etseydim ilkokul yaşamıma şimdi belki de çok farklı bi karakterde olabilirdim.. Neyse ki ailem kaydımı 2. sınıfta oturduğumuz yere yakın bi yere aldırttı da kurtuldum o adamdan.. Kurtuldum diyorum da aslında kurtulmamış gibiydim.. Yeni okulumdaki öğretmenimin tipi aynı 1. sınıftaki hocama benziyordu.. Huyu ise 1. sınıftaki hocamın tam tamına zıttıydı. inanılmaz kibari, inanılmaz sevecen, inanılmaz halden anlayan biriydi yeni öğretmenim; ama işte tipten kaybediyirdu. Onun iyi biri olduğunu bi türlü tam tamına kavrayamıyor ve O'ndan inanılmaz korkuyordum.. Tam alıştım sanırım artık dediğimde yıl sonunda emekli oldu ve yerine hayatım boyunca izlerini taşıyacağım süper ötesi bi öğretmen geldi.. Yeni öğretmenim hayatımda gördüğüm en güzel kadınlardan biriydi.. Tam tamına bi Cumhuriyet kadınıydı.. Harika bi giyim tarzı, harika bi diksiyonu vardı.. Olaylara yaklaşımı, insanlara verdiği değer, tepkileri, sözleri hep anlattıklarından daha çok ilgimi çekerdi.. Hiç çekinmezdim ondan.. Çoğu zaman anneme bile anlatamadığım şeyleri O'na anlatırdım. Her öğrencisiyle farklı bi diyaloğu vardı; ama kimseyi kimseden üstün tutmaz, asla ayrım yapmazdı.. Son sınıfta sınıfımıza gelen ve çok fazla argo laf söyleyen bi öğrencisini sabırla uyarmış ve en sonunda yola getirtmesini bilmişti.. Başkalarına ettiği nasihatleri sanki bana söylüyormuş gibi dinler ve uygulamaya çalışırdım ki hâlâ da uygularım o gün kulağıma çalınan pek çok nasihati.. Misal o çocuk sürekli "lan" derdi ve öğretmenimiz bıkmadan, en şefkatli hâliyle uyarırdı.. O çocuk şu an o lafı kullanıyor mudur birilerine bilmiyorum; ama ben bugün bu kelimeyi kullanamıyorsam ve hatta duymaya bile tahammülüm yoksa bu öğretmenim sayesinde olmuştur. Ve daha niceleri.. O benim rol modelim oldu hayatımda.. O'nun kadar kibar, O'nun kadar incelikli biri olmam mümkün değil belki ama en azından deniyorum.. Bazı şeyler insanın şansıdır; benim çocukluğumdaki en büyük şanssa öyle bir öğretmenin öğrencisi olmamdır.. iyiki varsınız, öğretmenler gününüz kutlu olsun "öğretmenim"...
hepsinin birer gerizekalı olduğunu o sıralardayken anlasaydım keşke dedirten insanlardır.
Öğrencileri tarafından tapılan öğretmenlerdir. Bu yüzden bu arkadaşların çok iyi örnek teşkil etmesi gerekir. Aksi takdirde bir jenerasyon heba olur.
biz evde tek çocukla başedemezken 30-40 çocuğa eğitim vermeye çalışan gerçek eğitim gönüllüleri.

biz 84 kişiydik ilkokulda, hacer öğretmenimin ellerinden öpüyorum.
Ne kadar tanidiysam hepsi çocuk gibiydi, konuşmasi hareketleri... özelliklede gulmeleri şirinler gibi idi..
Öyle evet. Mesela hatırlıyorum bazı şeyleri. 45 yaşında adam bizle tartışmış 6 yaşındayken. Trip falan atmış çok garip.
Ciddi ciddi hareketlerimize alınıyorlardı.
Bir de bize nasıl kıyıp vurmuşlar lan. Benim özel bir husumetim hiç olmadı zaten sevilen gıcık çocuktum ama düşünüyorum o enseme şaplaklar çaaaat diye vurmalar falan. 6 yaşında 7 yaşında enseme bir koyuyordu tüm vücudum titriyordu. Seneler geçti öğrendik beyin sapımıza indiriyormuş felç bile bırakabilirmiş.
Ciddi derecede sorunlu hareketlere maruz kaldık inşallah yeni nesil kalmıyordur.
bana bir tane lazım, öğretmen hanım özelden yazar mısın