bugün

başıma gelen durumdur. Başlığı ve entryi okuyunca beynimden vurulmuşa döndüm. ilkokuldaydım. çocukça bir aşkın esiri olduğum, kah tostumu, kah bisküvimi paylaştığım kızla eve dönüş yolundaydık. o sırada müstakil bir evin bahçesinde kilitlenmiş köpekleri gördük. nedense yerin dibine geçmiştim utançtan, görmemiş gibi yapıyordum. kız dedi ki "ayy yazık! kim bağlamış bunları birbirine! lütfen ayıralım, bırakmayalım bunları böyle" dedi. bu ikinci şok dalgasını yediğim zaman farkettim ki taşikardi ve solunum yetersizliği başgöstermiş. alnımdaki boncuk terleri silerek, "bize ne canım! hadi eve geç kalma, annen çok kızar" dedim ve uzaklaştık. bazı günler düşünürüm, ilkokul aşkım acaba bu hadiseyi çakozlamış mıdır sonradan? benim gibi onun beyninde de travma olarak kalmış mıdır acaba..
(bkz: vizyon sahibi sozluk yazarlari)
size anlatmaya çalıştıkları bir şeyler vardır.
başımıza geldi ki biliyoruz. süklüm püklüm vasat liseli hallerimizle oturup sohbet ederken nalbantoğlu nda banklardan birinde, geldi tam önümüzde durdu iki tane köpek bu kilitlenmiş halleriyle. ooo gençler eğleniyor falan deyip güldük geçtik. bu kadar yani daha ne olacaktı.