bugün

ilk önce en idealin devletin olmaması, insanların sınıf gibi bir yerlere tıkılıp zekalarının müfredatı hazırlayanların zeka seviyesine indirilmemesi olduğunu söyleyip başlayalım da kafalar parlak olsun, net olsun.

öte yandan benim devlet başkanı olduğum bir ülkede asla kendi resimlerim olmaz sınıflarda. hatta sabit bir resim olmaz. illa resim olmak zorunda mı o da ayrı bir konu ama olacaksa da şöyle olsun isterim: insanlığa hizmet etmiş çeşitli bilim, düşün ve edebiyat adamlarının, filozofların... bi dakka lan bi dakka, niye dışlıyoruz ki amına koyiyim? insanlığa zerre katkısı olmamış, ulu orta sesli osurarak ve geğirerek gayet de mutlu mesut yaşayıp giden vasıfsız insanların canı yok mu? o insanlar insan değil de hayvan mı?(bazıları osurduğunda evet hayvan, ya da içinde bir hayvan ölmüş orası kesin) ben olsam her yıl kura ile belirlerdim sınıflarda kimin portresinin olacağını. ülkedeki bütün vatandaşların isimlerini küçük küçük kağıtlara yazıp kocaman bir kutuya atıyoruz, sonra bir çocuk gelip bir kağıt çekiyor. ismi okunan tahlinin o yıl bütün sınflarda portreleri başköşeyi süslüyor. güzel olmaz mı? (la şimdi aklıma geldi vatandaşların isimlerini değil de tc kimlik no'larını yazmalıyız kağıtlara, yoksa işin içinden nah çıkarız, aynı isimli bir sürü herif var) bence süper olur. anaa! bi bakmışın o yıl senin resimlerinle donatılmış tüm sınıflar ve resmi daireler.

daha durun siz, durun, bütün ülkenin katılacağı yılbaşı çekilişi projemi bekleyin asıl...
(bkz: sokrates portresi)
(bkz: bilimadamları)