bugün

ölmüş bir yakınınızı özlemektir.. çünkü gerçekten de asla geri gelmeyecektir. adınız gibi eminsinizdir geri dönüş bileti olmadığından.. ama özlemekten de vazgeçmezsiniz.

yıllar geçtikçe bu özlem insana daha da acı verir. canım dedemin ölüm haberini aldığımda yatağıma sırtüstü uzanmış gözlerim açık, felçli gibi kalakalmıştım. kendime söyleyebildiğim tek şey "yok yani artık öyle mi?" olmuştu. "yok yani... artık hiç konuşamayacağız, şakalaşamayacağız, bana nasihat veremeyecek öyle mi?"..

kabullenmesi öyle zordur ki bu duyguyu... berbat bişeydir işte boşverin.
özleyerek yaşamak ve özleyerek ölmektir.
mantıksızdır...
insanlar her zaman mantıklı davranmazlar.
özlemek. o kadar çok özlemek ki o gelemese bile, ona gitmek! evet.
(bkz: orhan babaya ayar vermek)
(bkz: godot yu beklerken)
madem özleyeceksin, neden gelmiyor? madem gelmiyor, neden özlüyorsun? sorularının çok şık durduğu olay.
özlemine dur diyemez ki insan. acıtır, yakar ama özlenir!
aptallık oldugu kadar da aşktır.
tanım:kötü bir duygudur.hüzünlendirir hatırladıkca insanı.

orta sondu galiba net hatırlamıyorum. 8 senede birsey değişmedi yine kötüydü matematiğim. kursa gidiyordum. bu yüzden o günü ve tarihi hatırlamak için hep bu kurs kalmıstı aklımda .cumartesi aksamıydı. odada oturmus tv izliyorduk annemle. ablam ranzada uyuyordu. sayıklıyordu. birden sıcrayarak uyandı. n'oldu diye sordu annem. doğuş abi'yi gördüğünü söyledi ama tam hatırlamıyor nasıl gördüğünü. 1 saat kadar sonra telefon caldı. amcam arıyordu. hastahanede olduğunu söyledi. annem hayırdır demeye kalmadan deyiverdi amcam acı haberi. doğuş abi kaza geçirmiş. apar topar hastahaneye gitti annemler. ablam ile tek kaldık evde. kalktım yerden yüzüne baktım öylece. ablam sok olmustu."simdi hatırladım nasıl gördüğümü"dedi. gelmedi annem ile babam o gece. hastahanede kalmıslar. sabah oldu ablam uyandırdı beni. sonra haberi alan diğer akrabalar bize geldi. yan gecekondudan dedem ile babaannem de geldi. 15 kişi falan dolustular bizim salona. hasta evi yani halamların evde yer kalmamıs bi alt sokağa bizim eve geldiler. sobanın kenarında oturmus olanları izliyordum öylece. ölüm sessizliği vardı herkeste, kimse konusmuyordu. sormadım da zaten durumu nasıl diye. heralde anlatırlar diye düsündüm. sonra babam girdi içeri. "annem nerde" diye sordum. "halanlarda" dedi. dikildi bas ucumda basladı olanları anlatmaya ya da ona anlatılanları. benim kuzen alibeyköyspor da oynuyordu. aynı zamanda beden eğitimi öğretmenliği okuyordu. dün aksam antremandan dönerken tansaş'ın önünden karsıya gecerken gelen arabayı farketmemiş. araba büyük bir siddetle carpmıs ve yolun diğer tarafına fırlatmıs. şöför durmamıs basmıs gitmiş. yol kenarında can cekişirken bircbaska arabada diğer tarafta carpmıs yolda yatan doğus'a. oda durmamıs basmıs gitmiş .sonra artık ne olmussa olmus hastahaneye kaldırmıslar. sonrası...

sonrasını anlatmadı babam. benim dısımda herkes anlamıstı. ben anlatır diye sormadım durumu nasıl diye. ölüm sessizliğini babaannesi yırttı. attığı cığlık hala yankılanır kulaklarımda. öyle kalakaldım."aa öldü mü" dedim kendi kendime. daha önce hiç yakınım ölmemişti. bilmiyordum nasıl bir duygu olduğunu. işte o an biraz olsun birşeyler kıpırdadı içimde. "dısarı cık" dedi babam. "arkadaslarının yanına git". ertesi gün mezarlığa gitti herkes. ben gitmedim müsade etmedi annem evde kal dedi. aksam üstü döndüler mezarlıktan. işte o zaman gördüm halamı. inanamadım görünce. 45 küsür yasındaki kadın 20 yas yaslanmıs sanki. yüzü denize benziyordu. cok dalgalı bir denize. gözleri kaybolmustu. koca evde bir ben ağlamıyordum bir de o. ben durumun farkında değildim. anneme sordum neden ağlamıyor diye. söylediği sey saka gelmişti ilk basta bana. baktım annem ciddi, fena oldum o an. "göz pınarları tükenmiş dedi". nasıl olabilirdi nasıl tükenirdi hala daha anlayabilmiş değilim. bir ara bir sessizlik oldu. halam anlatmaya basladı. barıs abi aramıs. diğer oğlu. ikizlerden sağ olanı. askerdeydi kıbrıs 'ta. annenecim nasılsın demeden anne noldu cabuk söyle" demiş. söyleyememiş halam. yok birşey olmadı demiş. inanır mı?ikizi ölmüş. o hissetmeyecekte kim hissedecek. derken yemekti kur'andı. gecti bir hafta böyle. ıssız sessiz acı dolu bir hafta.

pek münasebetim yoktu onla, belki de o yüzden o kadar koymadı bana. hani ölen birinin ardından "keske öyle demeseydim keske öyle davranmasaydım" dersiniz ya, işte bana da olmustu benzer bir şey. bisiklet almıstım 8-9 yasındaydım. öyle pervasız delice sürüyordum mahallede. sonra yanıma geldi. "emre versene bi tur atim gelim"dedi. cocukluğun verdiği bencillik ve hırsla "olmaz vermicem ya" dedim. üstelemedi tamam dedi cekti gitti. bir an düsündüm sonra "oğlum niye vermedim ki ya. keske verseydim" dedim kendi kendime sonra. kuzenin lan sonucta herhangi bir cocuk değil ki. ilk kez bir sey istemiş sen de terslemişsin. cocuk aklı işte.

dün yine alibeyköy'deki o tansas'ın önünden geçtim. ölüm yıldönümü de değil ki. cok kez gectim ordan ama ne bileyim bu sefer bir tuhaf oldum. o geldi gözümün önüne. o uzun boylu yapılı dişlek adam geldi. o gülüşü, sac sekli. tatil için geldiğimde halamı gördüm yolda hal hatır sordum. avuclarını yüzüme götürdü "oy kurban olim ben sana" dedi. "doğus abinde sacını böyle tarardı" dedi. ufak bi gülümsedi. öptüm yıllanmıs yanaklarından sonra sağa sola yalpalıya yalpalıya uzaklastı yanımdan.
zamana yayılmış bir intihardır.
yanmaktır özlem, alev alev yanmak hemde.
bekleye bekleye elbet bir gün özleyende kalmaz, külleri kalır geriye...
ölen birini özlemek değilse bu, ufacık da olsa içinde bir umut taşıyan eylemdir. daha çok özleten, daha çok kahreden piç durum da budur..
''dünya küçük, bir gün ,bir yerde ,mutlaka...'' sözleri verildi.
dağın dağa kavuşamaması olur da insan insanı bulur.bugün değilse de yarın.hem çok isteyince oluyor(muş) ferah tut gönlünü.bir gün tesadüfen...tesadüfleri seversin.
kaldı ki uzakta kalmak sevgiyi bitirmiyor.özlemenin en ince ayrıntılarını öğretiyor.
ama hiç gelmeyecek biri diyorsun.içinden biliyorsun.
ayrılık yine çekilirdi de ölüm olmasaydı keşke.
belki o gelmeyecek ama benim gideceğim kesin.
yani, yine bir gün bir yerde mutlaka....
sözümüzü hala bozmadık
beklemekten kesinlikle daha mantıklı olan eylemdir. özlemek olayının özü budur zaten.
allah hiç gelmeyecek birini bekleyenlere akıl fikir versindir. * * * *
(bkz: hiç gelmeyecek birini beklemek)
o kadar özlüyorum ki seni...
anlayamazsın...
ben de anlatamam sanırım, kelimeler kifayetsiz kalır sana olan özlemimi anlatmaya.
gittiğinden beri çaresiz kaldım. önceleri unuturum sandım. sandım ki bu acı geçer birgün, gece yattığımda dua gibi ezberlemem adını, sabah kalktığımda aklıma gelen ilk şey sen olmazsın sandım. şarkılarda seni aramam,şarkılardan fallar çıkartmam sandım. baktığım heryerde seni görmem, herkeste seni aramam sandım.
ama olmadı. ben yapamadım. bırak seni özlememeyi, sevmemeyi; ben seni yaşamayı bile bırakamadım.
biliyorum... hiç gelmeyeceksin.
ve ben her gün seni özlemeye devam edeceğim.
içimdeki çocuk hergün ağlayacak.
ben bütün şarkılarda seni arayacağım.
bütün dileklerim sen olacaksın.
ben böyle çaresizlik içinde, özlem içinde, gelmeyeceğini bile bile burada seni bekliyor olacağım.
(bkz: noel babayi özlemek)
hiç gelmemiş ve gelmedikçede özlenen kişiye ithaf edilecek tek söz, senin için sensizliği seçtim.
şimdi sen gidiyorsun ya herkes sana benzeyecek tripleriyle yaşanan mazohizm. insan örtülü bir şekilde kendine kızdığında böyle cezalar verebiliyor kendine ve gideni sevip kendini eziyor. oysa hiç kimse kendine eziyet etmeye değmeyecek kadar insandır.kendi değerini bil, kendini sev ve kendini koru. gidene by by gelene hay hay.
sonsuza kadar özlemektir. müebbet hasret...
Psikopatlığın önde gidenidir.
umutsuz bir şekilde duygulara hükmetmeye çalışmak.
özlemin içinde umut yoktur, özlersin sadece. hiç gelmeyeceğini bilsende!
çok sevdiğin biri artık nefes almıyorsa bile bu hayatta, insan yine de özlemez mi?
duyguların esiri olmaktır sadece; başka türlü tarifi mümkün değildir.
GELECEĞiM BEKLE DEDi
BEN BEKLEMEDiM O DA GELMEDi
ÖLÜM GiBi BiR ŞEYDi
AMA KiMSE ÖLMEDi...
özdemir asaf
güncel Önemli Başlıklar