bugün

bir kadının çekici bir masumiyetle görüldüğü ender sahnelerden biridir mutfak. bir şeyler
hazırlıyor. çok doğal. sıradan şeylere odaklanmış. bi raftan un ya da şeker alıyor, önemi yok. ve
siz o anda usulca yanaşıp gözlerinizi kapatarak derin derin içinize çekiyorsunuz boynunun
kokusunu. saçından bi kaç tel yüzünüze çarpıyor. sonra onun nefes alışı geliyor derinden, yeni
uyanmış çocuk gibi, sizin de gözleriniz kapalı olduğundan gözlerini kapatıp tatlı bi rüya görür gibi
gülümsediğini görmüyorsunuz ama, biliyorsunuz, hatta yaşadığınızı hissettiğiniz şu an kadar
eminsiniz buna.

sevdiği kadının boynunu bir kez bile uzun uzun koklamamış erkek, o kadını aslında hiç
sevmemiştir. ikinci bir seçenek var mıdır? sırf boynunu koklamadı diye bir erkeğin sevgisinden
şüphe edebilir miyiz? peki, tamam, bir seçenek daha var, o da erkeğin zevksiz bi gizli eşcinselin
teki olması. haysiyeti, erkeklik onuru da tartışılır, bana göre tartışılmaz aslında ama, ağır
konuşmak istemiyor.

o kadar sevişme, inleme, zevk çığlıkları ama ortada koklanmış bir boyun yok!! sizin erkekliğiniz
bu kadar işte "oğlanca".

defalarca hoplattığı bir kadının hiç boynuna uğramamış, oralarda duraklayıp şöyle sesle bir
şekilde burnunu çekmemiş erkeğin açıkçası yaşayıp yaşamamasının pek bir anlamı yok. kendini
erkek olarak görmesinin de.


heyyyyyyyy, sen, kaç yıllık evlisin karınla? soruyorum sana, bu kadar sene boynunu koklamak
içinden geçti mi? kokladın mı? hayır. neden peki? çünkü sen bi öküzsün ve takdir edersin ki
öküzler ineklerin boynunu koklamaz.

heyyyy, allahın salağı, sokaklarda milletin camını çerçevesini kıracağına git takıldığın kızın
boynunu kokla. gerçi sen solcusun, utanırsın böyle şeylerden, davanıza yakışmaz ama,
çaktırmadan yanaşıp devrimimiz için molotof kokteyli almamız lazım de kulağına, anlamaz. tabii
uzat biraz cümleyi, o kadar kısa zaman yetmez. polis duymasın diye kulağına söylüyorum filan
diye ekle mesela.

heyyyyyyy, 2 senelik ilişkisi olan it, ne olacak diyorsunuz di mi bi ayrılıp bi barışıyorsunuz, bi
garip haller var bizim kızda diyorsun, bazen takmıyorsun aman ne olacak ya ayaklarındasın açık
konuşacağım seninle mandalina ruhlu ibiş, senin kızı yakında yiyip bitirecekler, bari gitmeden bi
an önce boynuna davran da, bi kaç hafta sonra ter kokan yatağında ne zaman arayacak diye
kıvranıp testislerinle oynarken o an gelsin aklına.

bana erkeklerin çoğu soruyor ilişkimde nasıl başarılı olabilirim diye? ah be bebişim, sen daha
sevgilinin boynunu koklayabilecek bi ruha bile sahip değilken, elinde tutabilmek nasıl olacak?
açık konuşacağım, sevdiği kadının boynunu koklamayan oğlanların yaşadığı dünyada hiç bi erkek
kasık ve kalp sıkıntısı çekmez. asla.

sevgili meslektaşım cemal süreyya'nın mısralarıyla bitiriyorum;

"iste, böylece bir kere daha boynunlayız
en sayılı yerlerinden...
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye;
laleli'den dunyaya dogru giden bir tramvaydayiz,
birden nasıl oluyor, sen yüregimi elliyorsun.
ama nasıl oluyor, sen yüregimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüge giriyor
bütün kara parçalarında,
afrika dahil...."
görsel
güncel Önemli Başlıklar