Benimdir. Kavgadan, gürültüden, sahtelikten, oyunlardan bıktım. Ve bunlardan arınmış dünyada sığınabileceğim hiçbir liman yok sanki...
Her şeyden uzaklaşıp kendine yakınlaşan insanlardır.
her şeyden uzaklaşmak değil de işte ne bileyim... beraber uzaklaşmak en güzeli.
into the wild i kesinlikle izlememesi gereken insanlardır.
Hemen hemen her insan. Bu insanları iyileştirecek şey ne para ne uzaklaşıp gitmek istedikleri o tatil köyleri ne de sessiz bir dere kenarı, bence herkesin aşka ihtiyacı var aşık olunca neler neler çekilir hale geliyor insan şaşırıyor.

Ablam var mesela normalde benle muhatap bile olmaz ama gel gör ki aşık olduktan sonra benimle bile konuşuyor. Sandığınız kadar kötü değil bu hormonal değişikler.
iç seslerinden uzaklaşamazlar.
"en güzel şarkıyı bir kurşun söyler."
insanları gereksiz
egolarından bıkkınlık geldiğinde içindeki huzur istediğidir.

şahsen öyledir.
Binbir esmayı tevhid çeksin hiçbir şeyi kalmaz. La ilahe illallah. Tevhide devam. Zikrullah nurdur ferahlıktır.
(bkz: beni tanıdılar siz kaçın)
kendilerinden, unutmak istediklerinden yollarla kaçmanın mümkün olacağını sanan insandır. nereye gidilirse gidilsin kaçılamaz halbuki. aslında çözümü tek ve basit bir çözümdür. bunlerı tek bir gülümsemesiyle silebilecek bir sevgili.
sonunda mutlu olacakları yeri bulacak insanlardır. değişim her zaman iyidir.
gitseler de hiçbir yere gidemezler. denedim, onayladım. insanın ya ilk önce kendinden kaçması, ya da içinde olanı kaçırması gerekiyor. bedenen kaçılsa da, olmuyor.
yüzüklerin efendisi izleyip, metallica dinlerler.
salladım.
ama öyle bir nesil var hakkımı yeme.
çözümü mekan değişikliğine bağlamış insandır ama geçici bir çözümdür. genelde istanbul benzeri şehir insanlarıdır. tatil için heyecanla kendilerini taşraya atınca; ovalar, tarlalar aşıp gözleme ayranı yiyince alaturka bir romantizme bürünürler "ulan boşuna sürünüyoruz şu ist.da. stres, trafik, kalabalık, iğrenç hava. al şurdan bir tarla, yap evini, etrafına da ek,biç, organik bişeyler walla ya niye yapmıyoruz" vb. gaza gelmeler yaşarlar. günler geçip,tatilin sonlarına doğru yaklaşınca, o yavaş hayat göte batmaya başlar. herşeyin ağır çekimmiş gibi yürüdüğü, günlerin ve özellikle gecelerin uzadığı bir hayata dönüşünce, muhabbetleri alıştıkları dialoglardan uzak başka türlü aksanlara ve gündemlere kayınca, bünye bocalar ve o organik tarım fikri tatlı bir fantezi olarak bir sonraki bayram tatiline ertelenir. aklımızdaki birikmiş tortular kolay atılamaz beyinden ve ruhtan sonuç itibariyle.