bugün

hani bazı insanlar mahallede top oynarlar ya, hani caddede arabaların içinde. ya doğru siz zaten biliyorsunuz bunu yaşadınız. ha işte, onlar oynarken köşeden onları seyreden bir sezercik vardır ya...bu yazarları düşününce aklıma o sezercik geliyor. bütün zirvelere katılıp kendilerini sevdirmeye çalışıyorlar. ben her ortamın adamıyım, çok arkadaşım var benim havasındalar. buna rağmen sakladıkları bir hüzün var. hani korku filmlerinde sahneden bağımsız hip hop hareketleri yapan salak zenciler vardır ya... bu yazarların da onun gibi sadece kendine oynadığını düşünüyorum. yeni arkadaşlar falan bahane. sırf kendini tatmin etmek, o kısıtlı sürede iyi bir izlenim bırakmak istiyorlar. tipik maskelerin ardına sığınan , mutlu rolü yapan insan davranışı. ya senin arkadaşın , yapacak işin yok mu ? ne diye tanımadığın insanlara bir şeyler ispatlamak için oradan oraya koşturuyon. sen saçını da boyatıyorsundur periyodik olarak. "agent orange" güzel bir renk bak...
bence her zirvenin adamı olarak kendinizi yıpratmayın. yüzünüz eskiyor, ortam oğlanı oluyorsunuz. bir özelliğiniz kalmıyor. herkese kendinizi sevdirmeye çalışmayın. yok böyle bir şey. sonra olmadığınız biri gibi davranıp devreleri yakıyorsunuz. her ne kadar sallamaz gözüksem de sizi ben de insanım; üzülüyorum.
sosyal yazarlardır.
sosyal insanlardır. iki kulağı, iki gözü, birer de ağzı, burnu olan yaratıklardır. normaldirler aslında.
(bkz: seni tanıdılar biz kaçıyoruz)
"sabah programlarını kaçırmayan teyzelere" benzeyip benzemediklerini ileride katılacağımız zirvelerde görmeyi planladığımız yazarlardır.
sadece kelimeler arasında yaşayan, insan ilişkileri iyi olmayan ve yeni insanlarla tanışmayı yük, kendini tatmin etme çabası, 'bakın ben neyim' vb olarak gören yazarların yanlış algılayabileceği 'yazarlar'dır.