bugün
- en nefret ettiğiniz ülke11
- kedimin boğazımı sıkması12
- namaz kılan tecavüzcü kılmayandan daha iyidir11
- kadınlar tipe bakmaz25
- nervionun kedisi8
- gideon reid morgan jj21
- paraya ihtiyacım var8
- true'nin gay olması24
- ülkesi abd ce işgal edilsin isteyen mal cemaatçi11
- arkadaşlar sizce bu gömlek nasıl17
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası12
- yalnızlığın anlaşıldığı anlar17
- stanley termos18
- hayat bombokken bir şey olup daha da bombok olması8
- ağzı burnu kırılmak istenen sözlük yazarları13
- arkadaşlar sınava çalışıyorum birşey diyor musunuz18
- köşeyi dönmek için yapılacaklar11
- erkek dediğin efendi olmalı10
- manyak olmaya karar verdim15
- 22 haziran 2024 türkiye-portekiz maçı84
- sözlükte erkek sanılmak10
- 4 karısı 2 kız arkadaşı olan işsiz adam9
- samet akaydın21
- fener'in devletten yaklaşık 2 milyar tl istemesi11
- bir hatundan istemek9
- hangi sözlük yazarının tipini merak ediyorsunuz31
- milliyetçi olmamak19
- kızıl saç vs siyah saç13
- gece yazıp gündüz yazmayan erkek31
- tacikistan'da başörtü takılması tamamen yasaklandı29
- nervio'nun kartoncu çocuğun ellerini kıskanması9
- insan olmaya ceyrek kala15
- karton toplayan çocuğun elleri17
- kıymanın kilosunun 90 tl olması12
- israil lübnan savaşı13
- anın görüntüsü12
- bir kadının bir erkeğe arkanda ben varım demesi12
- abdülkerim bardakçı15
- larisalisa20
- iran'ın pkk'ya eğitim verdiği iddiası8
- yazarların en büyük dilekleri14
- yaşamak için geçerli sebepler19
- gecenin şarkısı9
- ilim vs bilim9
- incil çok uzun'ya okurken sıkılıyorum12
- hacda aşırı sıcaktan 500 den fazla kişinin ölmesi12
- çıkma teklifi etmek22
- kürtlerin dünya lideri olduğu gerçeği17
- sözlük yazarları nasıl eğleniyor13
- nihavend longa9
ben bu yazıyı "o"na yazdım. o... çünkü ikinci tekil şahsım olamayacak kadar tekillikten, herhangi bir çoğul şahsım olamayacak kadar da sıradanlıktan uzaktı o. sadece "o" diyebilirim o'na. o tanrısal makama yakıştırabilirim. canımı acıtsa da...
her şeyden önce çok güzeldi o. çok güzel gözleri vardı. rengini hatırlamıyorum. cesaret edip hiç bakamadım gözlerinin içine. sadece çok güzel olduğunu biliyorum. dünyanın en güzel kadınıydı hatta. aynı zamanda da en çirkin kadınıydı. çünkü görebildiğim tek kadındı o.
ama uzaktı bana. çok uzaktı. zaten hayallerime bile sığdıramıyorken o'nu, yanımda olabileceğini düşünmek saçmaydı. saçmadan da öte komikti. komik? ben hiç gülmüyordum.
ayrı dünyaların insanları değildik o ve ben. çünkü benim ait olduğum herhangi bir dünya bile yokken tüm dünyalar o'nundu. benim dünyam o'ydu belki de. fakat o'nun etrafında hep başka aylar dönüyordu.
kendi gözyaşlarımda boğulabilirdim. ağlayabilseydim eğer.
kendi ellerimle boğabilirdim ağlatanı. yanı başımda ağlasaydı eğer.
o ağladığında başını dayasın diye onlarca omuz hazırda bekliyordu. benimkiler yoktu onlar arasında. onlarca kol o'nu sarmak için hazırdı. benimkiler yine yoktu. başını dayamayacağı omuz, vücudunu saramayacak kollar neden vardı ki peki?
gözümü her kapadığımda karanlık yerine onun suratı beliriyor karşımda. bana gülümserkenki bakışı... pot kırıp rezil olduğum günkü o bakışı. herkesle beraber o da gülmüştü bana. sırf bu yüzden en hatırlamak istemeyeceğim gün en çok hatırlamak istediğim gün olmuştu. yine gülse bana. ben yine saçmalasam, o gülse. ben saçmalasam, o gülse. o gülse...
o'nun gülmediği her gün güneş batmadan önce de karanlıktı bana. yaz ortasında da soğuk. başkasına güldüğünde daha da soğuk.
dengi değildim ben o'nun. aslında kimse dengi değildi. ama kimse de benim kadar değerli görmüyordu o'nu. utanmadan, sıkılmadan beline sarılabiliyorlardı. ben bakmaya bile kıyamazken.
her tavrında bir prenses asaleti vardı. ben o kadar kaba saba kalırdım ki yanında.
hep sardunya kokardı o. bense tütün...
benim dudaklarımda hep sigara filtresi vardı.
onunkilerde başka erkeklerin dudakları.
dedim ya, dengim değildi o benim.
hep sardunya kokardı.
her şeyden önce çok güzeldi o. çok güzel gözleri vardı. rengini hatırlamıyorum. cesaret edip hiç bakamadım gözlerinin içine. sadece çok güzel olduğunu biliyorum. dünyanın en güzel kadınıydı hatta. aynı zamanda da en çirkin kadınıydı. çünkü görebildiğim tek kadındı o.
ama uzaktı bana. çok uzaktı. zaten hayallerime bile sığdıramıyorken o'nu, yanımda olabileceğini düşünmek saçmaydı. saçmadan da öte komikti. komik? ben hiç gülmüyordum.
ayrı dünyaların insanları değildik o ve ben. çünkü benim ait olduğum herhangi bir dünya bile yokken tüm dünyalar o'nundu. benim dünyam o'ydu belki de. fakat o'nun etrafında hep başka aylar dönüyordu.
kendi gözyaşlarımda boğulabilirdim. ağlayabilseydim eğer.
kendi ellerimle boğabilirdim ağlatanı. yanı başımda ağlasaydı eğer.
o ağladığında başını dayasın diye onlarca omuz hazırda bekliyordu. benimkiler yoktu onlar arasında. onlarca kol o'nu sarmak için hazırdı. benimkiler yine yoktu. başını dayamayacağı omuz, vücudunu saramayacak kollar neden vardı ki peki?
gözümü her kapadığımda karanlık yerine onun suratı beliriyor karşımda. bana gülümserkenki bakışı... pot kırıp rezil olduğum günkü o bakışı. herkesle beraber o da gülmüştü bana. sırf bu yüzden en hatırlamak istemeyeceğim gün en çok hatırlamak istediğim gün olmuştu. yine gülse bana. ben yine saçmalasam, o gülse. ben saçmalasam, o gülse. o gülse...
o'nun gülmediği her gün güneş batmadan önce de karanlıktı bana. yaz ortasında da soğuk. başkasına güldüğünde daha da soğuk.
dengi değildim ben o'nun. aslında kimse dengi değildi. ama kimse de benim kadar değerli görmüyordu o'nu. utanmadan, sıkılmadan beline sarılabiliyorlardı. ben bakmaya bile kıyamazken.
her tavrında bir prenses asaleti vardı. ben o kadar kaba saba kalırdım ki yanında.
hep sardunya kokardı o. bense tütün...
benim dudaklarımda hep sigara filtresi vardı.
onunkilerde başka erkeklerin dudakları.
dedim ya, dengim değildi o benim.
hep sardunya kokardı.
güncel Önemli Başlıklar