bugün

ben bu yazıyı "o"na yazdım. o... çünkü ikinci tekil şahsım olamayacak kadar tekillikten, herhangi bir çoğul şahsım olamayacak kadar da sıradanlıktan uzaktı o. sadece "o" diyebilirim o'na. o tanrısal makama yakıştırabilirim. canımı acıtsa da...

her şeyden önce çok güzeldi o. çok güzel gözleri vardı. rengini hatırlamıyorum. cesaret edip hiç bakamadım gözlerinin içine. sadece çok güzel olduğunu biliyorum. dünyanın en güzel kadınıydı hatta. aynı zamanda da en çirkin kadınıydı. çünkü görebildiğim tek kadındı o.

ama uzaktı bana. çok uzaktı. zaten hayallerime bile sığdıramıyorken o'nu, yanımda olabileceğini düşünmek saçmaydı. saçmadan da öte komikti. komik? ben hiç gülmüyordum.

ayrı dünyaların insanları değildik o ve ben. çünkü benim ait olduğum herhangi bir dünya bile yokken tüm dünyalar o'nundu. benim dünyam o'ydu belki de. fakat o'nun etrafında hep başka aylar dönüyordu.

kendi gözyaşlarımda boğulabilirdim. ağlayabilseydim eğer.
kendi ellerimle boğabilirdim ağlatanı. yanı başımda ağlasaydı eğer.

o ağladığında başını dayasın diye onlarca omuz hazırda bekliyordu. benimkiler yoktu onlar arasında. onlarca kol o'nu sarmak için hazırdı. benimkiler yine yoktu. başını dayamayacağı omuz, vücudunu saramayacak kollar neden vardı ki peki?

gözümü her kapadığımda karanlık yerine onun suratı beliriyor karşımda. bana gülümserkenki bakışı... pot kırıp rezil olduğum günkü o bakışı. herkesle beraber o da gülmüştü bana. sırf bu yüzden en hatırlamak istemeyeceğim gün en çok hatırlamak istediğim gün olmuştu. yine gülse bana. ben yine saçmalasam, o gülse. ben saçmalasam, o gülse. o gülse...

o'nun gülmediği her gün güneş batmadan önce de karanlıktı bana. yaz ortasında da soğuk. başkasına güldüğünde daha da soğuk.

dengi değildim ben o'nun. aslında kimse dengi değildi. ama kimse de benim kadar değerli görmüyordu o'nu. utanmadan, sıkılmadan beline sarılabiliyorlardı. ben bakmaya bile kıyamazken.

her tavrında bir prenses asaleti vardı. ben o kadar kaba saba kalırdım ki yanında.
hep sardunya kokardı o. bense tütün...
benim dudaklarımda hep sigara filtresi vardı.
onunkilerde başka erkeklerin dudakları.

dedim ya, dengim değildi o benim.
hep sardunya kokardı.