bugün

kurduğumuz hayallerin geçtiği süreçlerdir. giriş, gelişme, kırılma ve sonuç gibi. ve hayaller sürekli değişim içinde olur, aynı kalması çok güçtür.

gönlüme bir ateş düştü evresi: hayale başlamadan önceki evredir(hayal evrelerine dahil mi bilinmiyor). moraliniz sıfırdır, bir atraksiyon beklersiniz. ufacık bir kıvılcım yetecektir aslında.

kıvılcım evresi: hayalin ilk evresidir. genelde hiç beklenmedik anda patlak verirler, ve zaten bu yüzden tüm ilgiyi üzerlerine çekerler. örneğin yaz tatilindesinizdir, monoton geçecek bir tatil düşünüyorsunuzdur. sonra bir anda arkadaşınızın süper bir önerisi gelir karşınıza:

+oğlum uğur bu yaz çok güzel geçecek benim, antalya'ya gidiyorum. günde iki saat çalışıyorsun(otelin anket işi), sonra beş yıldızlı otelde tatilini yapıyorsun keyfine göre. her şey şirketten, ruslarla sabaha kadar havuz keyfi yapıyorsun, yiyorsun, içiyorsun, eğleniyorsun, deniz, kum, güneş... geçen sene başka bir firmadaydım, iki ayda altı milyar parayla döndüm, bu sene de bu firmayla gideceğim.

işte fırsat bu fırsat dersin, gözlerin fıldır fıldır olur bir anda.

herkese benden çay evresi: arkadaşınız öyle bir anlatır ki saatlerce ballandıra ballandıra, ulan bu kadarı gerçek olamaz dersiniz. sonra neden olmasın ki dersiniz. siz de gitmeye karar verirsiniz. şöyle bir yerde kalacağınızı hayal edersiniz:görsel neşeniz yerindedir, sırıtırsınız sürekli, espriler filan.

nirvana evresi: heyecanın doruk yaptığı evredir. herkes çok şanslı olduğunuzu düşünür, kıskanırlar bazıları da. toplarsınız bavulları, gün gelmiştir. neşeyle çıkarsınız yola, arkadaşınızla beraber. rüyada gibisinizdir, gece sabaha kadar kırpmazsınız gözünüzü, sabahın ilk ışıklarıyla girersiniz şehre, etraf çok güzeldir. kot pantolon, gömlek giyen insanların yerini şortlar, plaj terlikleri, bikinili kızlar almıştır. inersiniz otogara ararsınız adamı gelip sizi alması için. koskoca otel sahibi dersiniz, şimdi gelip bizi bmwsiyle alacak, karizmamız tavan yapacak.

iç burkan evre: patron işi olduğunu, gelemeyeceğini söyler ve servis şoförünün sizi alacağını ekler. bir saat bekledikten sonra gelen araba:görsel tam bir belirsizlik evresidir. yine de hayallerinize toz kondurmazsınız.

yıkılma evresi: tam bir faciadır. "hayal kurmak senin neyine, kendini en kötüsüne hazırlasana" dedirtir. o kartalın sizi getirdiği yer(otel yerine dandik bir apart), çalışma koşulları, bulunduğu bölge tam bir fiyaskodur. gözler dolabilir bu evrede, sinir tavan yapabilir.

alışma evresi: sonuçlara alışma evresidir. küçük şeylerden mutlu olmayı öğretir. sohbet, muhabbet, ufak tefek adrenalinli olaylarla mutlu olmayı öğrenirsiniz.

vazgeçme evresi: size en önemli şeyi öğreten evredir, "vazgeçmek". "ulan öyle beş yıldızlı otellere gerek yokmuş." dersiniz mutlu olmak için. orada beş yıldızlı otelde günlüğüne sekizyüz tl verdiği halde, suratı sürekli beş karış olan birçok adam tanımışsınızdır da. "önemli olan eğlenmeyi bilmek, ufak şeylerle mutlu olabilmekmiş." dersiniz.

sonuç olarak hayal kurmak ve onun için çabalamak bize her zaman kazandıracaktır. hayal gerçek de olsa, yıkılsa da.
hayallerim
hayalet oldu
sana ad bulamadım,
rumuz dert.
bir adam hayal edersin seversin çok geçmeden hevesin kaçar silersin.
bir üniversite görürsün çok beğenirsin hayal edersin çok çalışırsın çalışmaktan sıkılırsın hevesin kaçar.
yaş 6, anaokulu dönemi: öğretmen olcam ben. büssürü öğrencim olacak. hep okula gidip gelicem.
yaş 10, ilkokul dönemi: astronot olcam ben. uzaya çıkcam, dünyadan yukarı gidicem.
yaş 16, lise dönemi: meclise gireceğim ben, bakan olamasam da milletvekili olurum.
yaş 19, lise üniversite arası dönem: üniversiteyi kazanayım, profesör olacağım.
yaş 22, üniversite dönemi: y.lisans, doktora yapacağım. doçentliğe kadar yolum var.
yaş 25, üniversite son sınıf: şu okul bitsin, bi atanıp öğretmen olayım başka bir şey istemiyorum. mis gibi meslek, okula git git gel. sonra da evlenirim herhalde, çift maaş, gül gibi geçinir gideriz.
hepimizin de bildiği gibi yıkılmayı bekleyen hayallerin hayat hikayeleridir. (gerçek olan hayal yok mu? bilmiyorum benim hiç olmadı, ya da çok nankörüm...)

ilk entrymizde gerçek olması o kadar da önem teşkil etmeyen bir hayalden bahsetmiştik, şimdi gerçek olmaması insanı kahreden bir hayali anlatalım.

yalnızlık evresi: kendinize söz verip çapkınlıktan vazgeçmişsinizdir ve bu yüzden ne telefonunuz çalıyordur, ne bir yere çıkıyorsunuzdur evden. (bu kızları anlamak gerçekten çok ama çok zor. çapkınken, hepsiyle dalga geçerken yapışırlardı resmen size; sürekli ararlardı ağlarlardı terk ettiğinizde. lafa gelince seven erkek arıyoruz, adam yok piyasada, şerefsiz dolu derler. e hani? ne zaman ki adam olmaya karar verdik yalnızız işte kaç senedir! neyse bunu ayrı başlıkta ele alırız.) onunla tanışacağınız günü beklersiniz sabırla. yalnızsınızdır kısaca işte. ne arkadaşlarınız gideriyordur yalnızlığınızı, ne aileniz, ne de siz...

sonunda bitti evresi: öyle bir kızla tanışırsınız ki, daha görür görmez her şeyiyle farklı gelir size. hayatınızın geri kalanını kime adayacağınızı bulmuşsunuzdur. e kızlar da adamakıllı seven erkek aramıyor mu? her şey rayına girecektir. onu gördüğünüzde neler hissedersiniz anlatmak isterdim ama bunu anlatmak çok güç.

alevlenme evresi: umutlanırsınız içten içe, e umut veriyor çünkü, sizi kaybetmek istemiyor, iyi bir insansınız en kötü ihtimalle arkadaş olmalısınız. beklersiniz aylarca, beni daha iyi tanımak istiyor, değerimi anlayacak, sevip sevmediğimi test ediyor ondan bu kadar uzun bekleme süresi dersiniz. hem bekleme süresi uzun olunca yıkılması da kolay olur, ilk günden sevgili olsanız sizin için de değeri kalmayacaktı zaten.

duraklama evresi: sizi arayıp sormamaya başlamıştır, zaten başka bir şehre gitmişsinizdir okul nedeniyle, annenizden başka arayan tek kişi bile yoktur telefonunuzu. yine de kin beslemezsiniz ona karşı, başkalarına karşı. aramazlarsa aramasınlar, kimseye muhtaç değilim ki dersiniz.

son çırpınış evresi: tatil olur, dönersiniz şehrinize. yolda karşılaşırsınız bir gün, ikinizin de gözleri dolar, hiçbir şey olmamış gibi birkaç hal hatır cümlesi sorup devam edersiniz yolunuza "sonra görüşürüz." diyerek. arada bir mesajlaşırsınız ve ne olacak diye beklersiniz.

vazgeçme evresi: ne zaman ki "sonra görüşürüz." cümlesinin hiçbir zaman olmayacağını idrak etmeye başlarsınız bütün hayallerinizi rafa kaldırırsınız. burada tek bir hayalden değil, yüzlerce hayalden vazgeçiyorsunuzdur ve geceleri uyuyamazsınız. gelecekteki elli yıl için kurduğunuz tüm hayallerden, elli yıllık planınızdan, kısacası bundan sonraki hayatınızdan vazgeçiyorsunuzdur.

sonuç mu? sonuç ortada işte. o sizi umursamazken siz böyle sayfalarca yazarsınız. sayfalarca düşünürsünüz yatağınızda. bu hayali kaybetmek neyi öğretti bana bilmiyorum...
hayallerin yıkılmayı beklediği süreçler.
inatçı adamın evresi olmaz. istediğini almak için inat eder. olmazsa adamda olmaz.