bugün

Günümüz de bu yeniliğin önemini idrak edememiş, sesli harfleri afaroz eden bir anlayışla yazışmalarında ne olduğu belli olmayan kelimeler ortaya çıkaran kişilere hatırlatılması gereken bir inkılaptır.
arapçıların sevmediği şeydir .medeni dünyaya uyum olsun diye tüm avrupanın kullandığı alfabenin seçilmesidir.
osmanlıca ile arapçayı karıştıran zevatın sürekli olarak dine karşı yapılmış bir hareket olarak göstermeye çalıştırğı inkilaptır.

ismet inönü'nün de hatıralarında bahsettiği konuyu iyice kendi kafasına göre yontup ''işte bu inkilap kuran'a karşı yapılmış bir harekettir!'' iddalarında bulunanlar hiç anlamazlar ki böyle bir amacı olan bir devlet, bir yöneticiler topluluğu kuran'ı asla türkçe'ye çevirtmezlerdi.

yani kimsenin söylemesine gerek kalmadan bugün herkesçe de kabul edilen elmalılı hamdi yazır'ın kuran meali ve hak dini kuran dili eserleri hiç bir zaman ''yeni türkçe'' ile yazılmazdı.

oysa yazıldı.
hem din kitabını herkes okuyabilir hale geldi,
hem de devletin kitabını.
işte bu bir inkilap, bu bir uygarlaşma çabasıdır.

arz-ı hal'cilerden bugünlere geldiyse bu toplum aslınde ne denli başarılı ve haklı bir adım olduğu ortadadır.
osmanlılar çok türkçüydüler. kendilerine arap fars ya da rum hiç demezlerdi.

o yüzden arapların alfabesinin kullanımdan çıkması çok hata olmuştur.
marksist.org dan:

türkiye'de halkın yüz yıllardan bu yana kullandığı arap alfabesi, "kargacık burgacık" olduğu ve türkçe yazım kurallarına uymadığı gerekçesiyle kaldırıldı ve yerine latin alfabesi kabul edildi. devrim olarak adlandırılan bu uygulama hem batılı devletlere modern bir görünüm sergilemek, hem de halkın geçmişiyle olan bağlarını bir hamlede koparıp atmak amacını güdüyordu.

arap harflerinin türkçenin yapısına uygun olmadığı düşüncesi, 1860'lı yıllardan, yani kapitalizmin osmanlı imparatorluğu'na giderek daha fazla girmesinden ve batılı devletlerle olan kapitalist ilişkilerin güçlenmesinden sonra ortaya çıkmaya başlamıştı.

o dönemlerde feth ali ahundzade, münif paşa gibi isimler arap alfabesinin latin alfabesine benzer şekilde ayrık yazılmasını öngören birtakım düzenleme önerileri getirmişlerdi. şemsettin sami bey tarafından geliştirilen latin ve yunan temelli arnavut alfabesi ilgi görmüş; arnavutların 1908'de tümüyle latin alfabesine geçmelerinden sonra istanbul'da da yeni bir alfabe faaliyetleri hızlanmıştı.

enver paşa bu konuda çalışmalarda bulunmuş; enveriyye ismiyle hazırlattı ve ayrık harf esasına dayanan yeni bir alfabenin orduda kullanılmasını bir süre zorunlu kılmış; ancak bu yazıyla verilen emirlerin anlaşılamaması ve çeşitli felaketlere sebep olması yüzünden kullanımından vazgeçilmişti.

1923 yılında batılı kapitalist devletlerle anlaşarak cumhuriyeti kuran mustafa kemal ve ekibi, batılı devletlerin güvenini tam olarak kazanabilmek için "modernleşme" adı altında radikal bir karar atarak latin alfabesini kabul ettiler ve süratle uygulamaya koydular.

mustafa kemal, ağustos 1928'de latin esasına dayanan yeni alfabenin hazırlanması emrini verdi. kendisine geçiş dönemi için 5 ila 15 yıllık bir süreyi tavsiye edenlere, "3-5 ayda olur ya da hiç olmaz" karşılığını verdi. 1 kasım 1928'de harf kanunu kabul edildi. kanunun 4. maddesi, kanunun yayın tarihinden iki hafta sonra başlamak üzere eski yazıyla her türlü gazete ve mecmua yayınını yasaklıyordu. 5. madde, ertesi yıl itibarıyla eski yazıyla kitap basılmasını suç haline getiriyordu. 9 madde ise en radikal olanıydı; bütün okulların türkçe eğitiminde latin harflerinin kullanılmasını zorunlu kılıyor, derslerde eski harfli kitap kullanılmasını yasaklıyordu.

1 aralık 1928'de latin harflerinin kullanımı zorunluluğu başladı. bu zorunluluk türkiye'de deprem etkisi yarattı; çünkü latin alfabesini bilen bir avuç seçkin aydın hariç herkes bir anda okuyamaz ve yazamaz durumuna düşmüştü. bunun üzerine kemalistler hızlı bir okuma yazma seferberliği başlattılar ve 16-45 yaş arası bütün vatandaşların okuma yazma kurslarına katılmasını zorunlu kıldılar. elbette bu sadece göstermelik bir düzenlemeydi; ülkenin genelinde ders verebilecek sayıda öğretmen mevcut değildi; açılan sözde geçici kurslar sadece lafta kalmıştı.

latin harflerinin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, türkiye yayıncılığı ağır bir darbe almıştı. gayet yüksek tiraja sahip olan gazete ve dergiler bir anda satamamaya başlamış ve maddi sıkıntıya düşmüşlerdi. kemalistler bu durumu değerlendirerek muhalif basını susturmak için yayıncılık koşullarını daha da ağırlaştırmış, böylece devletin resmi yayın organları dışında her türlü yayını fiilen ortadan kaldırmışlardı.

eski yazının her türlü kullanımı şiddetle yasaklanmış ve bu emre uymayı reddeden insanlar ağır cezalara çarptırılmışlardı. daha da önemlisi, eski yazıyla yazılmış olan orijinal osmanlıca metinlere uylaşmak neredeyse imkânsız olmuş, kemalistler eski yazıyla yazıldıkları ve işe yaramaz oldukları gerekçesiyle paha biçilmez osmanlı arşivlerini hurda kâğıt olarak bulgaristan'a satmışlardı. bunu yaparken aslında temsilcisi oldukları ittihatçılık geleneğinin işlediği başta soykırım olmak üzere çeşitli suçların belgelerini ortadan kaldırmayı amaçlıyorlardı.

arap alfabesiyle kuran basımı ve okunması da yasak kapsamında olduğu için kemalistler köy köy dolaşarak arapça kuran okuyanları tutuklamış ve ağır cezalara çarptırmış, böylece potansiyel muhalif olabilecek bu kişileri de kılıfına uydurarak kendileri için etkisiz hale getirmişlerdi.

halen arap alfabesiyle yazılmış osmanlı arşivlerinin büyük kısmı araştırmacıların kullanımına kapalı. ancak çok az sayıda özenle seçilmiş,ittihatçıları ve kemalistleri vatan kurtaran kahraman gibi göstermeye çalışan belgeler latin harflerine aktarılarak araştırmacılara açılmıştır. ancak ermeni soykırımı gerçeğini ortaya koyan osmanlı belgeleri, yazışmaları, emval-i metruka idaresi kayıtları, osmanlı tapu kayıtları halen yeni yazıya aktarılmamıştır ve araştırmacılara tümüyle kapalıdır. kemalistler bu sayede temsil ettikleri geleneğin suçlarının üzerini örtmeyi kısmen de olsa hâlâ başarmaktadırlar. harf devrimi denilen hadisenin özünde de bu amaç yatmaktadır.

kaynak: marksist.org
halk bir günde cahil bırakılmışmış.

tabi bizim alayı osmanlı tebası izafiyet teorisi ile meşguldu o zaman. hatta aya gidiyormuşuz. ama fetva çıkmayınca olmamış.
karışık diyerek kaldırıldığı, latin harfleri ile de modern dünyaya ayak uydurulduğu söylenir. buna inanılır. ancak ismet inönü'nün kendisi de itiraf etmiş, geçmişten bağları koparmak olduğu apaçık bir inkilap.

japonların da harfleri, yazıları en az arapça kadar karışık. ancak gelişmişliğe etkisi ne kadar, bunu herkes görüyor.
harf inkılabı doğru, dil sadeleştirmesi yanlıştır.
yanlışı atam değil, maalesef ki kurduğu cumhuriyeti ve ideallerini algılayamayan cumhuriyet bürokratları yapmıştır.
dilimizi budayan, harf inkılabı değil, harf inkılabının ve tüm inkılapların amacını kavrayamayan dar görüşlü ve kıt akıllı bürokrasimizdir.
suçlayacaksanız, değerleri değil, değerleri yokedenleri suçlayın.
alaylı cumhuriyet tebası tarafından oluşturulan güneş dil teorisi, tüm insanlığın atası olarak türk ırkı, şapka devrimi gibi üstün zeka(!) serisinin bir parçasıdır.
"ah küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap; bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılâp!"

(bkz: necip fazıl kısakürek)

resme dikkat;
http://galeri.uludagsozlu...%c4%b1lab%c4%b1_81998.jpg
tarih boyunca savastigimiz en buyuk dusmanlara sonunda yenildigimizin en buyuk ispatidir.
harf devrimi ile amaç, konuşma diliyle yazma dilini pekiştirmekti. bu kadar basit, bunu anlamayan dalkavuklara bildirilir.
arap alfabesi çok türktüde latini beğenemeyenler vardır .
tabiki amaç geçmişi silip yerine yeni sayfa açamaktır. devrim budur zaten.

kölelik kulluk üzerine kurulu köhne monarşiyi silmek en büyük devrimdir.
enver paşa'nın karargahındaki subaylarla , latin harfleriyle türkçe yazışmalar yaptığını ?

latin harflerine geçilmesi konusunu ilk kez , damat ferit paşa'nın ayan meclisinde yaptığı bir konuşmada önerdiğini ve bunun siyasal platformda konunun ilk kez dile getirilişi olduğunu ?

biliyor musunuz ?
bir milleti geçmişinden nasıl koparırsınız? nasıl cahil bırakırsınız? nasıl koyun yaparsınız? sorularına harf inkılabı ile diyerek cevap verdirten bir durumdur.
harf inkılabı ilk olarak 1875 civarı osmanlı imparatorluğunda planlanmıştır. dönemin padişahı muallimler cemiyetinden bir rapor istemiştir. türkçe için en uygun alfabe araştırılmış ve latin alfabesinde karar kılınmıştır. fakat bu değişim o dönemde gerçekleştirilememiştir.
ikinci olarak 1910 civarı tekrar latin alfabesine geçmeye çalışılmış fakat yine başarılamamıştır.
latin alfabesine geçiş cumhuriyet dönemine kısmet olmuştur.
muhtelif sebepleri vardır.

-türk halkını cahil bırakma.
-kuran dan ve islam dan uzaklaştırma.
-osmanlı ve islam kültüründen bihaber bir türk milleti yaratma gibi.

şimdi kimi kemalistler çıkar da çağdaşlık, gelişmişlik, batıyla entegre olmak gibi safsatalar söyler.

japonya, çin vs. teknolojide ve ekonomide gelişmiş ülkeler latin alfabesimi kullandı. beğenmediğiniz iran tasvip etmediğimiz nükleer tesislerin teknolojisini latin harflerine geçerek mi geliştirdi.
Atamızın ileri görüşlülüğünü gösteren bi devrim. Kimilerince geçmişle bağları koparttığı için eleştirilse de aksine uygar bi toplum olmamızı sağlamış ve okuma oranını artırmıştır.
yüzde 10'u okuma yazma bilen, gayet aydın (!) ve entelektüel (!) bir milleti bir gecede dünyanın en geri kalmış milleti haline getirmiş devrimdir.

ha, japonları örnek gösteren kertenkelelere de hatırlatalım, 17. yüzyılda onlarda kanat takıp gökte uçanı imparatorun aklına girip cezayire sürgüne gönderen puştlar yoktu.
ilkokul tarih kitaplarına göre sebeplerinden biri de "arap alfabesinin öğreniminin zorluğu" ve "medrese eğitiminin uzunluğu" olarak gösterilen devrim.

o zamanlar çocuktuk tabii ki kitaplarda ne yazıyorsa ona inanıyorduk. ben de çocuk kafamla arap harflerini öğrenmenin 20 sene falan sürdüğünü sanıyordum.

ne yalanlarla büyük ne yalanlarla. her alanda yalan söylenir mi lan bir nesile.
nEKROPSI'nin cillop gibi parcasidir. 2006 cikisli SAyi:2 adli albumdendir.
arap harflerinden 1 gecede latin harflerine geçişin halkı okuma-yazma bilmeyen ve cahil hale getiren bir durum olduğu külliyen yalandır. zira osmanlı'da halkın okuma-yazma oranının en yüksek olduğu dönemde bile bu oran yüzde 10'dur. bunun sebebi ise arap harfleri ile türkçenin birbirlerine çok ters olmaları.

latin alfabesine geçtikten sadece 10 yıl sonra ülkedeki okuma-yazma oranı yüzde 68'dir.
hatadır. mirasçısı olduğun devletin bıraktığı hiçbir belgeyi okuyamaz hale getirmiştir bizi. yukarıda bir arkadaş 500 yıl önce yazılmış belgeyi %10'un okuması yerine %95'inin okuması yeğdir demiş. allah allah 500 yıl önce yazılan bir belgeyi okuyabilenlerin bu ülkede şu an oranı %1 bile değil. bu sayede halk hala ona buna aptalların bile sormayacağı soruları soruyor.
hala arap harflerinden latin harflerine geçişin okuma yazma oranını düşürdüğüne inanan bir takım kişileri göz önüne alırsak iyi ki de değişmiş la diye rahatladığım bir o kadar da onlardan intikam aldığım dahiyane devrim.