bugün

1874 yılında Filibe de doğmuştur. Bir çok musiki üstadı ve sanatkarın görüşleri dahilinde kendisinin geçen yüzyıl içerisinde yaşamış en büyük seslerden biri olduğu kabul edilmektedir.

12 yaşında hafız olan sami efendi 30 yaşlarında yakalandığı sinirsel bir hastalık sonrası musiki alanındaki verimliliğini devam ettirememiş olmakla birlikte; büyük bir kayıp olarak sanat tarihine ismini altın harflerle yazdırmıştır.

Hafız sami'nin günümüze ulaşan plak kayıtlarında ne yazık ki kuran ve ezan okuduğu kayıtlar bulunmamaktadır! 26 Nisan 1943 tarihinde ablası ile birlikte hastaneye giderken nişancı caddesinde ablasının kollarına tutunup Allah diyerek hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Allah rahmet etsin.

Bu büyük sesi dinlemek isteyenler için;

http://www.youtube.com/watch?v=3FRk_Xgv0hk

Bir diğer gazelhan ve üstat için;

(bkz: hafız şaşı osman)

Edit: böylesine büyük bir üstat için sözlükte günümüze kadar başlık açılmamasını bi' hayli garipsediğimi belirtmem gerek.
yaşamış en büyük ses.
hani bundan yıllar önce, şimdi adını hatırlamadığım bir uydu uzaya gönderildiydi. güneş sistemi dışına çıkıpta eğer varsa uzayın derinliklerinde yaşayaması muhtemel olan bir uygarlığa rastlarsa, bu uydu içinde dünyadan bazı sesleri uzaylılara dinlettirip dünyamızla alakalı bilgiler verecek ve uygarlık dünya hakkında bilgi alacak falan filan... heh işte bu adamın sesi eğer o uydunun içindeki teybe yüklenseydi ve falan uygarlık bu sesi dinlesydi diğer tüm özel ve güzel sesleri boş verip bu nasıl bir sestir diye, varsa tanrılara adak adarlardı oyle bir sesmiş.
dinlediğim en büyük sese sahip insanlardan biri.

http://www.youtube.com/watch?v=ReP_uXJ99MQ&feature=share
Günümüzde Bulgaristan sınırları içerisinde bulunan Filibe'de doğdu (1874-1943). Babası Hacı Ali Rıza Efendi, annesi Zatiye Hanım'dır.

Hafız Sami'nin ilk olarak on dört yaşında ramazanda, Fatih Cami'nde okumaya başladığı mukabeleleri, daha sonra uzun yıllar Beyazıt ve Yerebatan camilerinde büyük kalabalıklar önünde devam etmiştir. Ayrıca güzel mevlüt okumaktaki maharetiyle tanınan Hafız Sami, Anadolu'nun bir çok yerinde mevlüt okuyup bu topraklarda derin izler bırakmıştır.

1912'de ruhunda beliren bir sıkıntı üzerine camilerde muntazaman okuma işlerine son vermiştir. 1936 yılında Gülhane hastahanesi'ne yatırılmış, bu sırada kulakları da işitmemeye başlamıştır. 26 Nisan 1943 tarihinde vefat etmiştir

osman cemal'in, hafiz sami hakkında yazdığı bir makaleden:

"Hafız Sami, otuz, kırk yıl için­de gelen mûsikî üstatları içinde cidden bir kudretti. Sesi bîr hari­kaydı. O, okuduğu zaman, güfteler ve kelimeler bülbülleşir, dile gelir, vaciâver, canrüba bir ahenk etrafa yayılırdı.
O, yalnız sesinin güzelliği ile meşhur olmadı. Alaturka musikide bölün mânâsiyle bir üstattı. Eski ilahi, beste ve sarkılan, usul ve ifade bakmamdan büyük bir kud­retle okurdu. Eski alaturka musiki hakkında bilgisi çok derindi ve bu sahada çok titiz ve müşkülpesent­ti.

Ben Hafız Sami'yi, ilk defa 1321 (1906) rumî senesinde, Kartalda bizim evde, bir musiki ziyafetinde dinle­dim. Daha o zaman çocuktum, fa­kat, tanburun ağlıyan. gülen nağ­meleri, kemençenin kahkahaları, kalbimi gıcıklıyordu.

O gece Hafız Sami ne kadar içli ve hazindi. Nağmeler, hançeresin­den bir çağlayan gibi berrak ve dilber çıkıyor, kıvrılıyor, bükülüyor, yerden göğe yükseliyor, gökten yere iniyor, denizlerde çapkın ve şakra" akisler bırakıyordu.şimdi, şu dakikada, o berrak, ilâh!, seyyal ve kelimeleri dile ge­tiren sesini duyuyor gibiyim! Ve dinleyenlerin, zavallı babacığımın ağladığımı görüyorum. Bundan sonra Hafız Sami'yi çok dinledim. Musikiye merak sardır­dığım için, can kulağı île ve alâ­kayla takip ettim. Ve o, bizim evin ayrılmaz bir musiki rüknü oldu."