bugün

genel olarak denizcilik felsefesinden gelen insanların yaptığı bir tercihtir. halbuki kaptan olarak batırdığı gemisinden rahatça kurtulma imkanı varken, o çocuğu gibi gördüğü şeyle beraber ölümü tercih eder.

(bkz: kaptan gemisini terk etmez)
(bkz: titanic)
Bu ise kendini vermis bir kaptanın gemisinin batması durumunda yapacağı eylem. Uçağı düşmekte olan F-16 pilotlarının uçaklarını terk etmemeleri gibi bir şey. Hatta bi ara Genel Kurmay özel olarak pilotlarla konuşmuş, bir F-16'nın geri getirilebileceğini- ama bir askerin geri getirelemeyeceğini, ve bir asker yetiştirmenin F-16 dan daha pahalı olduğunu belirtmişti diye hatırlıyorum. ilginç bir durum tabi.
kaptanın hayatını gemisiyle özdeşleştirmesinden ileri gelir , gemisi onun hayatıdır. istese rahatlıkla kurtulabilir fakat sonra ne yapayacaktır ki ? başka bir gemi mi arayacaktır kaptanlık etmek için ? kural değil , sadece seçimdir. ölen karısının ardından intahar etmek gibidir.
olsa olsa 1900 küsürlü yıllarda olur bu. artık böyle bir kaptan piyasada yok sayın sözlükçüler. adama bilmem kaç bin dolar maaş veriyorsun, gemiden ayrılırken radarı söküp götürecek utanmasa şerefsiz. eski kaptanlar kalmadı artık mirim... gemi batarken ilk filikaya binen kaptan moda şu an.
günümüz kaptanlarının 'önce ben, sonra da kadınlar-çocuklar' mantığıyla hareket ettiğini düşünürsek pek akla yakın olmayan durum..
gemi batmak üzere olduğu ve her halukarda öleceğini anlayıp bari karizmatik bir ölüm olsun deyip kendini öldüren kaptanın yaptığı seçimdir.
gemi sahibinin hışmından korkup ölümü seçen kaptandır.