bugün
- icardi1905 silik olsun kampanyası37
- anın görüntüsü18
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı36
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım10
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- türkiyede çok abartılan arabalar16
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler19
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- uzağı göremeyen insan8
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı19
- akrep burcu9
- bik bik moderatör olsun15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- patiswiss14
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- ali erbaş11
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi9
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği10
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
oldum olası nefret ederim bunalımlı, kasvetli havalarda gökyüzünün aldığı kurşuni hâllerden. ruhumu daraltıp, nefesimi engelliyor resmen. yaşama isteğimi alıp da götürüyor deyim yerindeyse. yerimden kımıldamak gelmiyor içimden.
bir belediye otobüsünün, toz barları bağlamış penceresinden görebildiğim kadar seyrediyorum şehri. şubat ayı, bitti-bitecek hâllerinde ve cemre'nin, düşeceği söylentilerine ramak kaldı coğrafyanın, bu yakasında. oysa soğuk, külliyen dondurmak amacındaki şubatlarını hatırlarım ömrümün, tercihimdir. hemen çaprazımdaki koltukta oturan kadının, kucağındaki çocuk kadar dikkatle seyrediyorum tozlu penceredeki şehir ve şehrin insan manzaralarını. gene de böyle kasvetli havalarda ölümlülüğümün, kendini hissettirişine tekrar ve tekrar aşık oluyorum sanırım. nefesim daralıyor gitgide "kaptan, ortakapı... ölecek var!"...
tütün çubuklarımın orgazm çığlıklarına sebep olabilecek kadar parlak tabakamda, tek bir sigara kalmamış. "bırakmalı biara şu mereti" diyeceğim ama kenini yineleyen tavsiyelere karşı biraz önyargılı, peşin hükümlüyüm. güneşin nerede olduğunu, annesine sorabilecek kadar temiz bir çocuk olmayı ne de çok isterdim ömrümün şu anında. cemre'nin düştüğünü gözden kaçırmamak için günlerimi, küçük evimizin penceresinde bekleyerek geçirmeyi tekrar. çağla, semt pazarlarına düştüğünde acı bademi ile yüzümü buruşturmasına rağmen "yaz tatilinin" yaklaştığını müjdeleyen bu gelişmeyi, coşkuyla karşılamayı. elektrik borusundan, kendimize mavzer yapıp da kağıttan kurşunlarımızla karşılıklı iki apartmanın en üst dairelerinde toplanarak "savaş" oyunu oynayabilmeyi. ama işte insan bir kere büyümeyegörsün. hepsi bir kenara otobüsün toz katmanlı penceresi dahi bildiği küfürleri ardı ardına etmesine sebep oluyor ve herşeyden önce savaşın, oyununu aslında çok çok büyük olanların oynadığını öğreniyor.
oysa bugün, herkes yeniden çocuk olsa; hepsini pencere kenarında toplayıp da düşecek olan cemre'nin yolunu gözleyebilirdim. gelmek için, gri bulutları yırtan; soğuk kış günlerini küstüren baharın, elçisine merasim düzenleyebilirdim. şimdi yapsam, "deli" derler de altından kalkamam...
bir belediye otobüsünün, toz barları bağlamış penceresinden görebildiğim kadar seyrediyorum şehri. şubat ayı, bitti-bitecek hâllerinde ve cemre'nin, düşeceği söylentilerine ramak kaldı coğrafyanın, bu yakasında. oysa soğuk, külliyen dondurmak amacındaki şubatlarını hatırlarım ömrümün, tercihimdir. hemen çaprazımdaki koltukta oturan kadının, kucağındaki çocuk kadar dikkatle seyrediyorum tozlu penceredeki şehir ve şehrin insan manzaralarını. gene de böyle kasvetli havalarda ölümlülüğümün, kendini hissettirişine tekrar ve tekrar aşık oluyorum sanırım. nefesim daralıyor gitgide "kaptan, ortakapı... ölecek var!"...
tütün çubuklarımın orgazm çığlıklarına sebep olabilecek kadar parlak tabakamda, tek bir sigara kalmamış. "bırakmalı biara şu mereti" diyeceğim ama kenini yineleyen tavsiyelere karşı biraz önyargılı, peşin hükümlüyüm. güneşin nerede olduğunu, annesine sorabilecek kadar temiz bir çocuk olmayı ne de çok isterdim ömrümün şu anında. cemre'nin düştüğünü gözden kaçırmamak için günlerimi, küçük evimizin penceresinde bekleyerek geçirmeyi tekrar. çağla, semt pazarlarına düştüğünde acı bademi ile yüzümü buruşturmasına rağmen "yaz tatilinin" yaklaştığını müjdeleyen bu gelişmeyi, coşkuyla karşılamayı. elektrik borusundan, kendimize mavzer yapıp da kağıttan kurşunlarımızla karşılıklı iki apartmanın en üst dairelerinde toplanarak "savaş" oyunu oynayabilmeyi. ama işte insan bir kere büyümeyegörsün. hepsi bir kenara otobüsün toz katmanlı penceresi dahi bildiği küfürleri ardı ardına etmesine sebep oluyor ve herşeyden önce savaşın, oyununu aslında çok çok büyük olanların oynadığını öğreniyor.
oysa bugün, herkes yeniden çocuk olsa; hepsini pencere kenarında toplayıp da düşecek olan cemre'nin yolunu gözleyebilirdim. gelmek için, gri bulutları yırtan; soğuk kış günlerini küstüren baharın, elçisine merasim düzenleyebilirdim. şimdi yapsam, "deli" derler de altından kalkamam...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar