bugün

Sayın valimiz
Çok sayın garnizon komutanım
Belediye başkanım
Parti temsilcileri
Ve sen güzel gülen kız
Oturun

Kızım satranç koy ablanlara
Bu zeki dimağlara
Ah eğitsel kollara
Bense içimdeki Afrika ülkesinde
Biraz tifo biraz kolera
isim şiir at oynatayım
Başka bir Afrika ülkesinde
Çokça AIDS
Siktir

Oysa biz inandık
Başka bir Afrika
Vallahi mümkün
Mümkün kızlar
Bakmayın öyle
Soyunamıyorum
Biraz üşüdüm
Romayı yakar mıyız
-Yakarız
Bak zaten ateş gelmiş Ortadoğu’dan
Sıcacık
Etnik
Biraz Yezidi
Çokça romantik

Gel şimdi baştan alalım
Korkma canım
Karttan çekeriz
Faiz
Haram
Sarılmamız da öyle
Omuzlarını öpmemden
Bahsetmiyorum bile
Şerri hükümler var
Fakat en az bir müslüman kadar
Ben de arapça anlamıyorum
O yüzdendir çoşmam
Her tekbirin ardından
Bunu en çok
Tövbe ederken anlıyorum

Gelecek kaygısı
Geçmiş sancısı
Bak sen seversin
inkılap bu
Demode bir şapka markası
Belki Afrika’da güzelim
Herkes şapka taksa
Devrim olur
Açlık bitmese bile
Düzelir kıtamın fiyakası

Bunu bir isyan kabul edin
Bir gün ölürsem eğer
Moda olsun Hakan parkası
Astarı beyaz kürklü
Dışı koyu lacivert
Ceplerinde umut ve üşümüş eller
Üstünde ucuz parfüm kokusu
Göğsünde nefes darlığı
içinde her zamankinden zayıf bir bedenle
Son yılların en beyaz
Afrikalısı.
Geçmiş o çiçek gibi
Bir cevizin gölgesinde
Kuruyacak ve dönüşü yok.
Hayatı Iskalama lüksün yok senin

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat
olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme
yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan “Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?” diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin.
Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi
halin cezanda indirim sağlamaz.

Sen, “Ama senin için şunu yaptım” derken o, “şunu yapmadın” diye cevap verecektir. Ve ne söylesen
karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın.
“Peki o ne yaptı” deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine
engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak
için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o
lüksü sonuna kadar yaşasın.

Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. “Acılara tutunarak” yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani,
yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki…. Epeydir
eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin
sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında.
Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası….

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip
de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter
ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o
zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…

Nazım Hikmet ran