bugün
- anın görüntüsü22
- ali erbaş12
- bik bik moderatör olsun19
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır21
- istanbul suriyenin başkentidir12
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı46
- icardi1905 silik olsun kampanyası31
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- sözlük kızlarının don renkleri19
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
yaşamın başladığı değil, topografyası, atmosferi, kütlesi, yıldızına uzaklığı, yıldızının boyutları ve verdiği enerjisi, gezegenin manyetik alanı, gezegenin oluşum aşamasındaki toz ve meteorlardan temizlenmiş yörüngesi... ve daha sayamayacağımız pek çok şey.
dünyadan beri dış sistemdeki gezegenler öyle direkt gözlemleyemiyoruz. esasında bu gezegenlerin güneşi olan yıldızı bile düzgün gözlemlemek pek güçken, bir de gezegenin kendisini gözlemlemek çok daha zor. zira aradığımız sistemler sarı cüce olarak tabir edilen yıldız sistemleri. niye sirius gibi, betelceuse gibi, rigel gibi yıldızlarda bu gezegenleri araştırmıyoruz derseniz; yaşamın süremeyeceği kadar güçlü kozmik fırtınalar ve solar patlamalar. bu yıldız plazma akıntıları da gezegene sürekli yüklü parçacıklar saçar. yüksek radyasyonun merkür'e yaptığı küçük bir örnek.
bunun da dışında böylesine güçlü yıldız sistemlerinin ömrü en baba tabirle 1 milyar yıldır. bu kadar kısa sürede de gezegenler yaşamı destekleyecek kadar süreö geçiremez. kabuğun soğuması, gerekli atmosferin oluşması vs.
şimdi neden sarı cüceleri araştırdığımızı bildiğimize göre sarı cücelerden bilgi toplamanın zorluğuna gelecek olursak; yeterli miktarda ışık yaymazlar. biz yıldızı dahi sınırlı miktarda ışımayla hesaplamaya çalışırken, aynı yıldızın yörüngesinde bulunan gezegenden gerekli ışımayı çok daha az alırız. elbette bunun da farklı yolları var. yıldızın önüne geçen gezegen, yıldızın parlama seviyesinde belirli azalmaya sebep olur. her dolanım da bu verileri karşılaştırır, gelen ışığın spektrumuna göz atar, gerekli bilgiler dahilinde fikir oluştururuz.
nasa'nın gezegen avcısı teleskopları var. sadece bu yolla da değil, radyo dalgaları, ultraviyole ışık, gama ışıması gibi farklı dalga boyunda ışığı inceleyerek bir sonuç elde etmeye çalışırız.
sonuç olarak yaşamı destekleyebilecek pek çok sistem, gezegen olmasına rağmen, yaşamın başladığını bildiğimiz ortada gezegen yoktur. karbon bazlı, farklı elementli yaşam vsden bahsetmiyoruz bile.
dünyadan beri dış sistemdeki gezegenler öyle direkt gözlemleyemiyoruz. esasında bu gezegenlerin güneşi olan yıldızı bile düzgün gözlemlemek pek güçken, bir de gezegenin kendisini gözlemlemek çok daha zor. zira aradığımız sistemler sarı cüce olarak tabir edilen yıldız sistemleri. niye sirius gibi, betelceuse gibi, rigel gibi yıldızlarda bu gezegenleri araştırmıyoruz derseniz; yaşamın süremeyeceği kadar güçlü kozmik fırtınalar ve solar patlamalar. bu yıldız plazma akıntıları da gezegene sürekli yüklü parçacıklar saçar. yüksek radyasyonun merkür'e yaptığı küçük bir örnek.
bunun da dışında böylesine güçlü yıldız sistemlerinin ömrü en baba tabirle 1 milyar yıldır. bu kadar kısa sürede de gezegenler yaşamı destekleyecek kadar süreö geçiremez. kabuğun soğuması, gerekli atmosferin oluşması vs.
şimdi neden sarı cüceleri araştırdığımızı bildiğimize göre sarı cücelerden bilgi toplamanın zorluğuna gelecek olursak; yeterli miktarda ışık yaymazlar. biz yıldızı dahi sınırlı miktarda ışımayla hesaplamaya çalışırken, aynı yıldızın yörüngesinde bulunan gezegenden gerekli ışımayı çok daha az alırız. elbette bunun da farklı yolları var. yıldızın önüne geçen gezegen, yıldızın parlama seviyesinde belirli azalmaya sebep olur. her dolanım da bu verileri karşılaştırır, gelen ışığın spektrumuna göz atar, gerekli bilgiler dahilinde fikir oluştururuz.
nasa'nın gezegen avcısı teleskopları var. sadece bu yolla da değil, radyo dalgaları, ultraviyole ışık, gama ışıması gibi farklı dalga boyunda ışığı inceleyerek bir sonuç elde etmeye çalışırız.
sonuç olarak yaşamı destekleyebilecek pek çok sistem, gezegen olmasına rağmen, yaşamın başladığını bildiğimiz ortada gezegen yoktur. karbon bazlı, farklı elementli yaşam vsden bahsetmiyoruz bile.
insan merak ediyor acaba nasıl ortam vardır oralarda.
Onlar düz mü yuvarlak mi acaba.
az daha sabredin. bir kaç yıla uzaya gönderilecek james webb uzay teleskobu ile öte gezegenler, karadelikler, bulutsular hakkında daha detaylı bilgiler toplayacak bilim insanları.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar