bugün

düpe düz gerçektir. sebebi de feminist kesimin kürtçülerden oluşmasıdır.
türkiye'de feminist mücadele 1860'lardan beri söz konusudur. tabii, bu feminizmin nitelikleri çok tartışılır. erken dönemde feministler daha çok toplumun üst kesiminden gelen, iyi eğitim almış kişilerden oluşuyordu. mesela fatma aliye. bunlar daha ziyade kadının toplumsal yaşama katılması, eğitim hakkının daha kapsayıcı olması gibi temaları işlerlerdi. mesela kadınlara mahsus gazete'de bunlar tartışıldı. ardından kadınlar meşrutiyet döneminde var olmuşlar, daha sonra mütareke döneminde zaten hiç olmadığı kadar görünür olmuşlardır. milli mücadeleye de türk kadını önemli bir destek vermiş, toplantılar, nümayişler tertip etmişlerdi. burada ön plana çıkanlardan en önemlisi hiç şüphesiz ki halide edip'tir. milli mücadele sonrasında kemalistlerin aklında hiçbir kadın reformu yokken feministler medeni kanun, kadınlara oy hakkı verilmesi gibi konularda kamuoyu oluşturuyorlardı. hatta kadın halk fırkası kurulmuş, bunlar kadınlara oy hakkı verilmezken seçimlerde kendi adaylarını göstermişlerdir. kemalistler toplumun hemen her kesimini baskı ve zulüm altına alırken bundan kadınlar da nasibini almış, örgütleri kapatılmış ya da etkisizleştirilmiş, bazı kadın aktivistler ülkeyi terk etmek durumunda kalmış, kadın halk fırkası kapatılmış, nezihe muhiddin gibi kadın önderler sindirilmiştir. düşünün ki halide edip gibi türk milletinin yüz akı bir entelektüel vatan haini sayılmıştır. onu vatan haini sayanlardan çok daha zeki ve aydın bir kişi olmasına rağmen.

velhasılıkelam, türkiye'de hemen tüm toplum kesimlerinde olduğu gibi feministler de kemalizm ile hesaplaşmasını en radikal bir biçimde yapmalıdır. gerçi bu konuda 1980 sonrasında son derece umut verici gelişmeler oluyor. ama bu yeterli değil. kemalizmden kurtulmadıkça özgürlüklerimiz hiçbir zaman güvende olmayacaktır.

(bkz: fatma aliye)

(bkz: nezihe muhiddin)

(bkz: halide edip adıvar)

(bkz: sabiha sertel)

(bkz: kadınsız inkılap)

(bkz: Şukufe nihal)
türkiye cumhuriyetinin ilk hedeflerinden biri kadınlara seçme/seçilme hakkı kazandırmaktı. bunun için kadınlarda o bilinci oluşturmak, halkta kamuoyu oluşturmak gerekiyordu. (2021'deki yobazlarının durumunu izliyoruz, bunun yüz yıl öncesinin yobazlarını düşünün). "Kadınlığı düşünsel ve sosyal alanlarda yükselterek modern ve olgun bir düzeye eriştirmek" için 1924'de "türk kadınlar birliği" kuruldu. bu birliği daha ilk yaşında chp kurdu.

birlik kamuoyu faaliyetlerini 1934'e kadar devam ettirdi. chp yasayla 1934'de kadınlara seçme/seçilme hakkı verdi. 1935'de hedefine ulaştığı, varoluş amacı ortadan kalktığı için de "türk kadınlar birliği" lağvedildi. anlaması daha basit bir tarih akışı, sebep-sonuç ilişkisi olamaz herhalde.

yok 1935'de tek parti baskı ve zulüm yapmış da birliği kapatmış. sorarlar adama o birliği açan kimdi?

yok feminist çalışmalar aslında tee 1860'da başlamış. e madem öyle yüce ampülhamid han siyonistleri israil'e yerleştirirken, imparatorluğu yabancı ülkelere pay ederken arada kadınlara seçme/seçilme hakkını da veriverseymiş. 1935 chp'sine bırakmasaymış.