bugün

(bkz: beren saatin kürtçe konuşması) hayal edemedim bir an.
tecavüzcü, bağırsaklarını emmekten beynini bok götürdüğünün farkına varamasa da, fatmagül, ayşegül, ahmet, ardil.. hiç farketmez, tecavüz edilen hala "insan"dır. ha, ama senin aynaya baktığında her sabah kendi insaniyetinin tecavüzcüsünü görmekten kafanın çevresine stockholm sendromu harelenmiş ve biz bunu göremiyoruz, afedersin. yiyip kusan, kustuğunu yine yalayan hayvanlara lafım yok. aklınca tüketiyor da; "aklınca tüketemeyip geviş getiren siz.. siz hangi tükürüğün temizlenemeyen mikrobusunuz?" diye sorasım geliyor, sonra vazgeçiyorum rakam sayıcı büyüklerle hoşbeş olmaktan. çocukların arkadaşı onları görebilen tüm dünyadır. o kırmızı suratlarınız hangi maskeyle aklanıp da bakacak, tüketiminize hazırlıksız yakalanan suratlarına? madem konuşamıyor, madem düşünemiyor, madem paylaşamıyor ve insan olamıyorsunuz; hiç uğraşmadan pelesenk dillerinizi kullanmaya lal olup en sevdiğiniz işi yapsanız, otursanız ve önünüze gelmesini beklesiniz ya şeylerin..