bugün

bilmelisiniz ki fanatikler, ahlaki gelişim bir sıra takip eder. fakat ne yazık ki yaşla senkronize değildir. yani 15 yaşında bir genç 65 yaşında birinden daha olumlu ahlaki değerlere sahip olabilir.

yine de her yaş grubundan beklenen belirli seviyeler vardır. ait olduğu grubun, ırkın, sınıfın üstün ve iyi olduğuna inanma ya da onunla özdeşim kurma en kötü ihtimalle ergenliğinizin sonunda terk etmiş olmanız gereken düşünme stilleridir.

özetle, taraftarı olduğunuz takımı savunurken kavga ediyorsanız ya da renklerine bağımlı haldeyseniz ya da üstün bir ırka mensup olduğunuzu düşünüyosanız siz malsınız demektir. ahlaki gelişim geriliği var sizde. boşuna oksijen tüketiyorsunuz.

tabi siz mal olduğunuz için bu söylediklerimi anlamadınız. o zaman şöyle anlatayım: bi siktirin gidin yav!
spordaki ahlaka örnek olarak(#24123044)belirttik. anlaşılamayan nokta ise; türkiye de, spordaki taraftarlığın kökeninde hiçbir ırk, dini, siyasi bir oluşumun olmaması ancak yinede aşırı fanatizmin olmasıdır. yöneticileri ve medyayı anlamak kolaydır.

şöyle açıklayalım; dernekler ve vakıflar kanunu ile yönetilen kulüplerde, yöneticiler seçimle işbaşına geldiğinden sorumlulukları yoktur ve birsonraki seçime kadar başrılı görünmek uğruna harcamalrı yüksek tutarlar. başarısızlık gelirse suçu örtbas etmek en kolay yoldur ve taraftarın damarına girerek fanatizm pompalarlar. eğer kulüplerin sahibi olsa şirket mantığı ile yönetileceğinden bu ortam kendiliğnen bozulur ve hiçbir yönetici bu açıklamalara gidemez. zaten herbir futbol yöneticisinin kendi şirketi var. kendi şirketlerinde bu tarz bağrış çağrış duyulmamıştır.
burada anlaşılmayan ise bir taraftarın bundan kazancının ne olduğudur. sinir harbinden ve stresten başka ne olabilr ki. fanatizm sonucunda insan kazandığında bile sevinemez olur.

lafı uzatmaya gerek yoktur. fanatizm yöneticiler ve medya için prim yapsa da taraftar için acilen kaçınılması gereken bir hastalıktır.