bugün

hecksher - ohlin tarafından geliştirilmiş, samuelson tarafından yeni boyutlar katılmış ve emek-değer üzerinde kurulu olan klasik dış ticaret teorisine kapitalin de ilave edilmesiyle formüle edilmiş yeni klasik dış ticaret teorisidir.
Herhangi bir ülke, hangi üretim faktörü açısından zengi se (emek veya sermaye gibi), söz konusu faktörün yoğunlukla kullanıldığı malları ucuza mal eder, üretiminde uzmanlaşır, yine bu malı ihraç eder.
ticaretin faktör zenginlikleri ve ekonomik yapıları farklı olan ülkeler arasında gerçekleşeceğini açıklayan bu iktisat teorisi, hecksher ve ohlin tarafından öne sürülmüştür.
Heckscher-Ohlin Teorisi olarak da bilinir.
----------
Klasik Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisine göre, yurtiçi üretim maliyetleri farklı olduğu sürece, ülkeler karlı dış ticaret yapabilirler ve yurtiçi üretim maliyetlerindeki farklılıklar da uluslarası emek verimliliğindeki farkların bir sonucudur.

Bu analizler ile uluslarası ticaretin gerçek nedeni açıklanmış olmaz. Çünkü, uluslarası emek verimliliğindeki farklılık doğuran etkenler üzerinde durulmamaktadır. Oysa yurtiçi fiyat farklılığının nedenleri tatmin edici bir biçimde açıklanmadıkça Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi'nin yeterli bir çözüme kavuşturulduğu söylenemez.

Bu eksikliği gidermek adına, Ricardo'dan bir asır sonra ortaya atılan bir açıklama, faktör donatımı teorisi'dir. (factor endowment theory)

isveçli iktisatçı Eli Heckscher (1879-1952), yazdığı faktör oranları teorisi (factor proportions theory) makalesinde bunu ilk defa dile getirmiştir. Yaklaşık on yıl sonra yine başka bir isveçli bir iktisatçı ve Heckscher'in öğrencisi olan Bertil Ohlin tarafından yeniden ele alınarak, bu görüşlere daha net açıklık getirilmiş ve karşılaştırmalı üstünlükler teorisine değişik bir yorum getiren ve onun ayrılmaz bir parçası olan faktör donatımı teorisi ekonomi bilimine kazandırılmıştır.

-----------

TEORiDEN ÇIKARTILAN TEMEL SONUÇ

Basit ve rasyonel bir düşünceye dayanan bu teori, bir ülke hangi üretim faktörüne zengin olarak sahipse, üretimi o faktörü yoğun biçimde gerektiren mallarda karşılaştırmalı üstünlük elde etmesi, yani onları ucuza üretmesi ve o alanlarda uzmanlaşmasına dayanmaktadır.

Bir ülke emeğe göreceli olarak daha bol biçimde sahiptir, böyle bir ülkede doğal olarak emek-yoğun mallar daha ucuza üretilir. Bunun gibi sermaye faktörüne zengin olarak sahip bulunan ülkelerin de sermaye-yoğun malları daha ucuza üretmeleri beklenir.

Heckscher-Ohlin Teorisi'nin dayandığı iki ana varsayım şunlardır;

a) Ülkeler faktör donatımları açısından farklıdır. (Emek-yoğun ve Sermaye-yoğun)

b) Mallar faktör yoğunlukları ya da nisbi faktör oranları bakımından da farklılık gösterirler. (Bazı mallar emeğe, bazı mallar sermayeye dayalı)

Diğer varsayımlar,

c) Bir malın üretim fonksiyonu bütün ülkelerde aynıdır. (Emek-yoğun ise her yerde aynı)
d) Üretimde ölçeğe göre sabit verim koşulları geçerlidir.
e) Ülkelerin talep koşulları birbirinin benzeridir.

-----------

TEORiDEKi KAVRAMLARIN AÇIKLANMASI

Faktör donatımı

Heckscher-Ohlin modelinin temel varsayımlarından birisi ülkelerin faktör donatımı bakımından birbirinden farklı olmalarıdır.

Faktör donatımı ise iki ayrı şekilde tanımlanabilir: Fiziki ve Ekonomik tanımlama.

Birinci yaklaşımda faktör bolluğu kavramı arz yönüyle ele alınır.
Üretim faktörlerinin fiziki miktarları veya faktör stoku ile açıklanır.

Bu açıdan faktör donatımını belirlemek sermaye stoku / emek stoku oranları karşılaştırılması ile yapılmaktadır.

Aşağıdaki eşitsizliğe göre Almanya sermaye, Türkiye de işgücübakımından daha zengin ülkelerdir.

görsel

Tüm emek ve sermaye arzını toplayarak faktör stokunu ölçmek pratik bakımdan bazı güçlükler doğurmaktadır. Çok çeşitli özelliklere sahip emek türlerinin ortak paydaya göre ifade edilmesi gibi sorunlar söz konusu olur.

ikinci yaklaşım olarak Ekonomik bakımdan faktör donatımı faktör fiyatları ile açıklanır. Diğer bir deyişle, bu kıstas hem arz, hem talep güçlerine dayanmaktadır. Göreceli olarak zengin biçimde sahip olduğu faktörün fiyatı daha ucuz olacaktır. Dolayısıyla iki ülkedeki göreceli faktör bedelleri karşılaştırılarak bu ülkelerin faktör donatımı özellikleri konusunda bir sonuca varılabilir.

Aşağıdaki şekilde gösterilebilir.

görsel

Görüleceği gibi bu yaklaşım ülkeler arasındaki rant/ücret oranlarının karşılaştırılmasına dayanır. Yukardaki eşitsizlikte, Almanya'da sermayenin göreceli fiyatının Türkiye'den daha düşük olması, bu ülkenin sermayeye, Türkiye'nin emeğe daha zengin olarak sahip bulunması demektir.

Faktör yoğunluğu göreceli bir kavramdır. Türkiye ABD'ye göre emek zengin bir ülke ise, ABD Türkiye'ye göre sermaye bol konumunda bulunması biçiminde yorumlanır.

Faktör fiyatları faktör donatımına ters olabilir, bunun sebebi söz konusu mala karşı talebin yüksek olması sebebiyle sermaye yoğun bir ülkede sermayenin piyasa fiyatı yükselebilir. Sonuç olarak diğer ülkeye göre göreceli üstünlüğünü kaybedebilir.

Faktör Yoğunluğu

Bir malın üretiminden kullanılan girdilerle elde edilen ürün arasındaki teknik ilişkiye üretim fonksiyonu (production function) adı verilir.

Geometrik olarak da eş ürün eğrileri (iso-quant curves) ile gösterilir.

Eş ürün eğrisi, teknolojinin koyduğu sınırlandırmalar altında bir maldan aynı miktarı üretmek için kullanılması gereken emek ve sermaye bileşimlerini gösteren bir eğri olduğu söylenebilir.

Aşağıdaki grafikte esnek teknoloji koşullarında, tekstil ve motorun eş ürün eğrileri gösterilmiştir.

görsel

Grafikte gördüğümüz kadarıyla, faktör fiyatları oranı FF olması durumunda,
motordaki sermaye/emek oranı OM nin eğimine,
tekstildeki sermaye/emek oranı OD nin eğimine,
OM nin OD ye dik olması,
FF gibi veri bir faktör fiyatları oranının motorun tekstile göre daha sermaye-yoğun, veya tekstilin daha emek-yoğun olduğunu açıkça göstermektedir.

Faktör fiyatları değiştikçe normal olarak, ucuzlayan faktör pahalılaşan faktörün yerine kullanılacaktır.

Grafikte görüldüğü gibi faktör fiyatları FF den F1F1=F2F2 e yükselince (sermaye ucuzlaması)
sermaye-emek yoğunlukları motorda OM1 e, tekstilde ise OD1 e yükselmiştir.
Her iki malında üretimi daha fazla sermaye-yoğun duruma gelmiştir.
Bunun anlamı,
maliyet azaltımı gereğince pahalı faktör yerine ucuzun kullanılmasını ifade eder.

Basit bir örnek vermek gerekirse, işçi fiyatları çok fazla artarsa, makinenin kullanımı artış gösterir. Aksine, makine fiyatları artarsa, üretimde insan gücüne yönelim daha fazla olacaktır.

Heckscher-Ohlin Teorisinin temel sonucuna ulaşmak maksadıyla varolması gereken koşullardan birisi de, faktör fiyatları değiştiğinde malların faktör yoğunluklarının tersine dönmemesidir. (factor reversal)

Yukarda varsayıma bağlantılı olarak bir malın üretiminde faktör yoğunluğu ne kadar değişirse değişsin bir mal emek-yoğun ise sermaye-yoğun hale gelmemelidir.

Bu amaçla grafiğe göz atarsak, faktör yoğunluğunun tersine dönmemesi için iki malın eş ürün eğrilerinin sadece bir noktada kesişmesi gerekir. Yukardaki grafikte gördüğümüz Motor ve Tekstilin eş ürün eğrilerinin kesiştiği nokta S noktasıdır.

Fakat, eğer söz konusu durumun gerçekleştiği bir grafiğe bakmak gerekirse, bunu aşağıda çizilmiş olan grafiğimizde görebilmekteyiz. Çünkü, eş ürün eğrilerinin K ve L gibi iki noktada kesiştiğini görmekteyiz.

görsel

Grafikten çıkarılan en önemli sonuç, faktör fiyatlarının F1F1 olması durumunda, sermaye emek yoğunluğu motorda OM1, tekstilde OT1 doğrularıyla temsil edilir. Motor daha sermaye-yoğun yöntemlerle üretilir.

Faktör fiyatlarının F2F2 olacak biçimde değişmesi durumunda, (emeğin ucuzlaması) sermaye yoğunlukları motorda OM2 ye, tekstilde OT2 ye düşmektedir. Bu değişiklik sonrası motor emek-yoğun, tekstil ise sermaye-yoğun bir mal durumuna gelmektedir.

Özetle, Faktör donatımı teorisinin öngördüğü sonuçların oluşması için malların faktör yoğunlukları burada görüldüğü şekilde tersine dönmemelidir.
Yanılmıyorsam 'her ülke, mutlak üstünlüğe sahip olduğu mallar üzerine yoğunlaşmmalıdır.' tezini savunan teoriydi. iktisatta en çok karşılaşılan, bir 'uluslararası iktisat 'dersi konusudur.