bugün

çevrenizdeki bazı insanların gözünü kırpmadan harcadığı para miktarlarına, har vurup harman savuruşlarına, 1000 dolarlık çantalara "ay gerçekten çok uygun" deyişlerine, ve sonra da dönüp kendi imkanlarınıza baktığınız zaman kendinizi baya bir fakir hissedeceksinizdir.
bayramda anneye gidecek yol parasının olmayışıdır.
anneye biletlerin alındığı söylenmiştir ama cepteki bozuklukları toplasanız 5 lira etmemektedir. her geçen dakika stresiniz artar, dilinizin vardığı kadar bir arkadaşınızdan borç istersiniz ama o da telefonuna cevap vermez olunca (bkz: hayatın ne kadar ibne olduğunun anlaşıldığı anlar)dan birini yaşadığınızın farkına varırsınız.. işte böyle kahpedir dünya.!
üniversite harcını yatıramamaktır.
oruç tutarken yapılmayan eylem aslında. kimse oruç tutarken ulan yazık be hep böyle gezenler var demez, hadi lan iftar gelsin der. çünkü cebinde parası vardır nasıl olsa ve oruç tutmak da onun seçimidir. istemezse oruç tutup aç kalmaz.

nese efendim ben kimsenin 'tuttuğu şey'e saygısızlık etmek istemem, karışamam kimsenin inancına ama fakirleri anlamak için tamamen parasız kalmak lazım gelir bence. barınacak yerin olmaması, yiyecek bişeyinin olmamasıdır.

ha siz ama illa oruç tutup fakirleri anlıyorum diyosanız size daha iyisini söyliyim. 1 aycık aç birinin bakımını üstlenin. bu sizin aç kalmanızdansa onun 1 ay tok yaşaması demektir. ve sanırım daha mantıksız değildir.

ama bizim dururmumuz o kadar müsait değil derseniz bi tabak koycaksın masaya derim o kadar. ha o da yok benim cebimde diyorsan başka biri sana tabağını açar. islam kolaylık dini felandı ya.
aç kalmaktır... mahrum kalmaktır...

ramazan ayı biterken son mesajlarımızı verelim. ayrıca oruç tutmanın amaçlarından biridir... oruç insana ders verir... bu derslerden biride fakirleri anlamaktır. eğer anladıysanız zaten onların yanındasınızdır artık.
(bkz: fakirliği bir kader olarak görmek)
hiç yabancısı olmadığım durum.aç susuz geçen günler,bazen ekmek parası bulamamak.ama unutmadım, unutmayacağım.sayısal loto'dan çıkan paranın yarısını fakir fukaraya dağıttım,diğer yarısıyla da kendimiz idare ediyoruz.benim kim olduğum önemli değil.nicelerin karnı doysun yeter.
para stoğunun bitmesi sonucu evde biriken bira şişeleriyle ekmek alındığı an yaşanır.
üniversite öğrencisi olmaktır.
yaşamımızın her bir dakikası ölüm ile yaşam arasındaki seçimdir. biz hayatta kalmayı seçerek bu hayatta başımıza gelecek olayların başlangıç noktalarını yaratmış oluruz. hayatta kalmayı , yüksek bir binadan aşağıya sanki yıllar önce sizi terk edip giden babanızı kucaklarmışcasına atlamayı seçmezsiniz çoğunlukla. bu seçiminiz yaşadığınız hayatın güzel olduğunu görmenizi sağlayamaz. aşağıya, sonsuz boşluk içindeki bir noktaya atlamak ...tüm bedeni yok edip , ruhu özgür bırakmak...bunu seçtikten sonra çok garip bir şey olur ve siz kucaklamaya çalıştığınız babanızın sizi tuttuğunu fark edersiniz, gözlerinizi açtığınızda. işte o zaman atlamamanın ne olduğunu anlarsınız.

kurduğunuz hayallerdeki som altından yapılmış evleri asla ve asla dokunduğunuz andan daha iyi hissedemezsiniz. o dokunuşunuz bir hayatın içine girmiş olduğunuzu, artık hissedebildiğinizi gösterir. işte o anda zenginliği tadarsınız ve eskiden fakir olarak yaşadığınız günleri anlamlandırırsınız. işte o zaman fakirliğin ne olduğunu gerçekten anlarsınız, gerçekten...

not: sadece zenginliği tatmış olanlar çok çabalamazlarsa asla zenginliğin ne demek olduğunu anlayamazlar zira malikaneden çıkmayıp da bunu anlamak oldukça güçtür. tek yol halka karışmaktır ki bu yol da üstün gözlem yeteneği ve araştırmacı ruh ister.