bugün

fakirlerin de zenginlerin de gittiği bir mekanda başladı her şey...
acaba ne düşünüyor böyle? kirayı ödeyemediği ev sahibi için alternatif bir hesaplaşma yolu arıyordur belki. belki de üzerindeki eski püskü oblomov hırkası'ndan kurtulup paris moda haftası'nı yaşamak istiyordur doyasıya. belki de onun için hiçbir şey değişmemiştir bunca yıldır; hala düşlerde arıyordur yaşamı . oysa onun gibi yapan güzel insanlar çoktan atlarına binip gittiler buralardan. o hala burada ve yüzünde gördüğüm parıltı onu kurtarmam için bir sebep veriyor bana.

yanına yaklaşıp ellerini tutuyorum. yıllar yılı bulaşık yıkamış ellerin bu kadar güzel olabileceğine inanmazdım , eğer onunkileri görmeseydim. hüzünle bakıyor her an ağlayacakmış gibi. "sus" diyorum , konuşmasına izin vermiyorum. "işte sonunda o gün geldi" diyorum. engizisyon dönemi kilisesi gibiyim, korku ile karışık anlam verilemeyen bir saygı ile karşısında dikiliyorum. ellerinden tutup bobby vinton şarkılarındaki naiflikle onu kalabalığın içerisinden çekip çıkarıyorum. kalabalıktan biri olmaktan daha fazlasına layık olduğunu düşünüyorum.

günler geçiyor... o fakir kenar mahalle dilberinin ruhunun derinliklerinde saklanmış bir asalet olduğuna dair inancım zayıflamaya başlıyor. tamam geyşa gibi hizmet etmeesi ve iyi sevişmesi artı puan kazandırsa da kendisine fakirlik içgüdüleri yüzünden davetlerde konuklara rezil olmama neden oluyor. cemiyet içinde adımın lekelenmemesi için yapabileceğim tek şey kalıyor geriye; eğitim programını sonlandırmak...

evin içinde badminton oynuyor. uzaktan seyrederken onu "yazık olacak, keşke başka bir seçeneğim olsaydı " diyorum kendi kendime. yanıma geliyor ve sımsıkı sarılıyor bana. hemen itiyorum onu, "bunu daha fazla zorlaştırma" deyip şaşkın bakışları eşliğinde konuşmama başlıyorum:
benim bir hayalim var...fakirlerin toplumda ezilmeye mahkum olmayacak seviyeye geldikleri bir dünya düşlüyorum. bilmiyorum, bu sadece bir hayal mi yoksa, gerçek olması muhtemel bir temenni mi. tek bildiğim bunun için elimden geleni yapıyor olduğum. denemediğimi söyleyemezsin. hatta çok yaklaşmıştım ama olmadı işte. yine de bu deneyimlerin seni daha ileriye götüreceğine tüm kalbimle inanıyorum. gerçek olduğuna inandığım bir düş gördüm belki . yine de inanıyorum ....umarım bir gün tekrar görüşürüz alakasız bir yerde ve birbirimize bakıp gülümseriz. bu evde yaşananları aklımıza getiririz . bir an için zaman durur ... sonra yolumuza gideriz.

bütün gece ağladı. sabah olunca bana görünmeden evi terk etmiş. elbiseleri geri vermemesini telaşına bağlamak istiyorum...belki bir şeyler yarım kalmış gibi fakat yine de huzurluyum. onu yanıma almam ve topluma kazandırmam misyonuna hizmet eden bir bireyin gönül rahatlığını yaşatıyor bana. bu da acımı dindirmek için bir bahane oluyor...elimde kalan tek şey gurur...