olur. hepisi olur. olmakta... alıştırmak lazım bünyeyi. senelerde tanıyor insan, insanları ve kendini.
bütün tabularınızı yıkmış, gururunuzu ayaklarınızın altında paspas etmiş, tüm planları en ince ayrıntısına kadar tekrar tekrar gözden geçirmiş, o en acaip anda kuracağınız cümlelerin şimdiye kadar kurduklarınızın en güzelleri olması için kendinizi skmiş, kısacası tüm donanımınızla erkek hegamonyasının bu en önemli teslimiyet propagandasına her şeyinizle kendinizi hazırlamışsınızdır. en son sünnet olduğunuz an böyle eliniz ayağınız birbirine dolaşmışçasına heyecanlanmışsınızdır belkide... ama en başta denildiği gibi hepisi olur ve olmakta. morali çökmüş olan sevgiliye bir gün önce aynı tarzda atılan kısa mesaja verdiği ''ahsuahsu yarıldım!'' tepkisi ertesi gün benzer içerikli bir kısa mesaja verdiği tepki ile aynı olmayıp sizin ölüm fermanınız olabiliyor. hemen sizin geçmişte kaldığını sandığınız bazı gerçekler bir petrol rezervi bulunuşunda olduğu gibi gün yüzüne fışkırıyor... sizden metrelerce yukarıda bulunan gerçeklerin altında şaşkın bir halde pisliğe bulanıyorsunuz. ''olmuyor, yürütemiyoruz'' cümlesi karşı taraf tarafından size karşı kurulan tüm cümlelerin öznesi konumuna geliyor o an. şimdiye kadar yazılı olmasa da beyninize kazıdığınız tüm kararnameler kendi cumhuriyetinizin cumhurbaşkanı koltuğuna layık gördüğünüz kişi tarafından birer birer veto ediliyor...

sonrasında gelsin büyük küçük ortanca boy içkiler, daha önce nefret ettiğiniz en acaip aşk şarkıları. hatta bazıları o şarkıların hiçbirini beğenmeyip kendi duygularını ifade edebilecek yeni bir şarkı doğurmak için sezeryan'a bile razı olur.
sözün özü kardeşlerim evlenme teklif etmeye karar verdiğiniz ve bu yönde tüm altyapıyı oluşturduğunuz sevgilinizin tam siz bir gün sonra bu teklifi ona sunacakken çekip gitmesi kulak temizleme çubuğu gibi bir şeydir. bazen iki tarafını da kullanmak zorunda olduğunuz ama bi'yerinize kaçınca da fazla acı vermeyecek bir şey...