bugün

saçmalığa bak. insan doğası et yemeye uygun değildir. tamam yiyebilir ama yapısal olarak uygun değil. mesela etobur canlılara bakın, tırnakları gelişmiştir, ayaklarında pençeleri vardır, eti tuttumuydu ikiye ayırır, çatır çatır yer. bi kaplanı düşün mesela, bi domuzun üstüne atlayıp sonra da daha canlı canlı çatır çatır yemeye başlıyor. bir insanı düşün şimdi de, bir ineğin üstüne atlarsa ne olur, muhtemelen dayak yer değil mi. çünkü yapısı buna müsait değil. ama bir insan ağaca çıkıp mesela çok güzel meyve toplayabiliyor, fizik yapısı buna uygun. veya sebze veya meyveyi pişirmeden yiyebiliyor. fakat bir hayvanı pişirmeden pek yiyemeyiz. aslında pişirerek onun yapısını bozuyoruz, yenebilecek hale getiriyoruz. normalinde insanlar, hayvan eti yemeye ayarlı değildir. default ayar olarak bitki yemeye ayarlıdırlar. insan ne yapıyor, kendi ayarlarıyla oynayıp manuel ayarlara geçip hayvanı öldürüp, pişiriyor. böylece zalim oluyor. her hayvanın canı yanar, hiç bir hayvan "gelse de biri beni yese" diye beklemez. fakat insanoğlu, içine merhamet duygusu verilmiş olması gereken insanoğlu hiç acımadan bu hayvancağızları katledip ve bünyesini zorlayarak onu yer. sonra da sağlık sorunları. ne mi oluyor. söylesinler doktorlar bak onlar çok biliyor. kolesterol meselesi. kolesterol, içi yağ, dışı proteinden oluşan bir steroldür. bunu normalde bizim vücudumuz kendisi üretir. bitkisel ürünlerden alınan yağ ve proteini vücudumuz kolesterole çevirir. ancak et yendiği zaman, bu kolesterol hazır ve işlenmemiş olarak gelir. böylece bu kaba besin, vücudun başa çıkması zor bir probleme dönüşür. kolesterol damar tıkanıklığı ve kalp krizini tetikleyicidir. neden böyledir, çünkü o senin bünyene ağır geliyor. çünkü senin bünyen onu yemek için programlanmadı. yapma, yeme o hayvancağızı. bak hem onun hem kendi hayatını mahfediyorsun.