bugün

en nihayetinde ben de eski sevgili temalı başlık furyasına katıldım aq. hadi bakalım, uno dos tres quatro cinco cinco seis...

er kişi biraz dikkat etmiş olsaydı, o sevgili eskisinden gelen tamamen tuzak amaçlı olan, özentili bir yazıyla, sola eğik biçimde, y' lerin kuyruklarını yuvarlatarak ve i' lerin üzerine minik daireler konularak yazılmış bu mektuplarda aslolanın hala kor halinde bir aşk değil, bırakıp gidilenin haline duyulan doymak bilmez bir merak olduğunu görebilirdi. aşık olmayan bir göz, filmlerden ve kitaplardan edinilmiş o basmakalıp satırları okusa, hatun kişinin aşkın kendisinden değil, ardında bıraktığı yıkıntıdan haz alan kadınlardan olduğunu kolayca anlayabilirdi. "bensiz geçen günlerin..." diye başlayan ve ardında bıraktığı sevgilinin samimi duygularını ısrarla didikleyen sorularla dolu bu mektuplara cevap vermeyin aq.*
Geri dönüş sinyalleridir.
heyecan vericidir.
"göndersin lan" dediğim mektuptur.
not:eski sevgili muhabbeti uludağ sözlüğü virüs gibi sardı.hadi hayırlısı.
Eski sevgili değil de, Abdullah gül gönderse aynı derecede şaşırırım.
(bkz: bu devirde mektup mu kaldı lan)
mektup devrinde kaldığına göre oldukça bi eskimiş sevgiliden mektup almaktır ki sevindirmez bile. açıp okuyası gelmez insanın.
(bkz: eski sevgiliden mail almak)
belki gösteremedik sevgimizi yada gerekli ilgiyi gösteremedik. ama bu demek değildiki sevmeyi bilmiyorduk. bırakıp gittiğin gün pek kızmadım, daha doğrusu kızamadım. haklıydın, çünkü yeteri kadar gösterememiştim içimdeki sevgiyi. canın sağolsun be güzelim, kırgın değilim aksine mutlu olmanı istedim. bende bulamadığın mutluluğu, sana verecek başka birinin karşına çıkmasını temenni ettim.

bunlar sen gittikten sonra farkına vardığım şeylerdi. hayata devam etmeye çalıştım, çok şükür eski düzenime yavaş yavaş dönüyorum. gönderdiğin mektupta halimi hatırımı sormuşsun, ilgin için teşekkür ederim. ama sanki mutlu olmadığını sezdim, canını sıkan birşeyler olsa gerek. ama önemseme herşeye rağmen gülmeyi bilmelisin, yüzündeki tebessüm şartlar ne olursa olsun yerini umutsuzluğa korkuya bırakmamalı, ancak öyle yaşarsın hayatı.
şu yazdığım bi kaç cümlelik yazıyı yazmak çok vaktimi aldı. bilirsin bünye pek alışkın değil böyle şeylere ne yazayım ne diyeyim, hep böyle tereddütte kaldım. yazacak pek bişey bulamayınca, kapadım gözümü seni hatırlayınca içimden geçen ne varsa yazdım şuraya. saçma gelebilir yazdıklarım, ama idare et işte. yaptığım her zaman ki saçmalıklardan biri olarak gör.

hadi kal sağlıcakla.

-----------------------------------

yazar not:: niye böyle birşey yaptım bende bilmiyorum.
egonun tavan yapmasıdır. sağlılar.
mektupla çalışan sevgili kaldı mı sorusunu akla getiren durumdur. mektup yollamışsa şayet dostoyevsk'i romanlarından fırlamış tatyana pavlova olabilir. ihtiyar falan dememek lazım, rus bu her türlü gideri vardır.
(bkz: zarf atmak)
eski sevgilinden dumanla haber almak gibi birşeydir.
eski sevgiliden engellide olsa allem edip kallem edip yollanan mektupdur. 

baş edit: doğum günümü kutlaması dışında hiçbir şeyi ciddi anlamda anlamadım sözlük! lütfen biri yardımcı olsun. en azından telaşlanmalı mıyım, iyi mi hissetmeliyim? küçük bir kopya /

malum kişiden bugün elime ulaşan mektup; 

havaalanında sigara içme odalarında sabit çakmakların olduğu, satılan en iyi sigarası red filter king olan,
evli olanların başkaları ile birlikte olduğu aile kavramından yoksun, ağzında kürdan ile bekleyen taksicilerin olduğu, el sıkışmak ne demek bilmeyen parmaklarını sıkan, dağların çok nadir olduğu dümdüz ova şeklinde olan, buick arabaları ile meşhur, havaalanında erkekleri arayan güvenlik görevlilerinin bayan olduğu, her dakika kornaya basılı sürdükleri için korna sesinin belli bir zaman geçtikten sonra alışılageldiği, erkeklerin göbeklerini açarak gezdiği, kadınların baldırı çıplak gezdiği, asansörlerde sıfırın olmadığı, misafirperverlik anlayışına sahip, bir tencereyi yıkamadan 2 3 yemek pişiren iğrenç bir kültürleri olan, lama gibi 5 dakikaya bir yere tüküren insanlara sahip, sahip olduğun çocuğa göre para ödediğin, parça başı işin yapıldığı, domatesi meyve olarak tüketen, her yemeğe soya sosunun konulduğu, bizim gözlemlere benzeyen ekmeklerin yendiği, damaklarda tat bırakan ejderha gözü ismini verdikleri meyvesi ile meşhur, mantarların ilginç bir şekilde kızartıldığı, köpek lokantalarının bulunduğu.şangay daki efes türk restorantının ful çektiği,hava kirliliğinden dolayı sürekli burnunun aktığı, oksijen yerine karbondioksit gazı yuttuğun, cin seddinden çok beijing deki ipek pazarının muhteşemliğine sahip, halkının genelinin ateist olduğu, çorbanın en son içildiği..
kısa bir süreliğine bile olsa(4. Gün 1 haftalık vize) quindao da bir otel odasından doğum gününü kutlamak istedim.
1 nisan olduğunu biliyorum doğum günün umarım tutturabilmişimdir saat dilimini...

Neden ahde vefa olarak bu mesajı attığın diye soracak olursan?
Ben eskişehir de iken sokak hayvanlarına seni sevdiğimi değil, senden nefret ettiğimi anlatmışım.
Bunun 1 ay önce falan farkına vardım, beni ben yapan sevgi merhamet güleryüz samimiyet espritüel kişiliğimden sanki perdeyi aralayarak bakıyordum.
Bu hallerimden kurtulup senden nefret etmeyerek unutmam lazımdı seni beni bizi.
ilk başta sensei entellijans olduğum için hesabımı sadece yöneticilerin silebileceği engeli ile karşılaştım, bunun için birçok kuralı çiğneyerek çoğu kelimelere seni sığdırdığım asla bırakmazsın dediğin kgk' ı ben diri diri gömdüm.
Artık kelamları kaleme dökmek benim yapacagım bir şey olmadığını gördüm, kora odun atılmaz çünkü.
Ateş daha fazla alevlenir.
En son uludağ sözlükt e biraz eğleneyim derken senin profilini gezdim yemin ederim.
O gün bir şeyi daha iyi anladım, seni ben asla sevemem çünkü sen hep ilgiye aç birisin ve ben bir miktar verebilirim sana bu ilgiyi..
Umarım birisi çıkar ve senin hakettiğinden fazla ilgiyi sana verir.
inan mutluluğu belki de en çok sen hak ediyorsun elimden geldiğince seni de dualarımda anıyorum..
Son 1 aydır ben eski kadir e döndü isem seni unutmuş olduğumdan ismim kadar eminim, yani senden asla bir şey beklemiyorum.
Merak etme diğer doğum günün geldiği zaman kutlama mesajı falan almayacağım...

bu yazıyı neden yazdın unuttum diyorsun?
Nerede ahde vefa?
Diye soracak olursan öncelikle sana teşekkür ederim morria..

gördüm dedi.
beykoz da oturuyormuş. haberini aldım sonra. beykoz paşabahçe göksü arşınladım aylarca.
gittim camcı dükkanı açtım oralarda.
onu da batırdım sokaklarda sürtmekten.
sonra buldum onu.
evini gördüm uzaktan. saklambaç oynadım kendi kendime oralarda.
bebeği vardı ilk gördüğümde. benim gibiydi sanki çocuk.
aynı güzelim sarıdan saçlar. hep uzaktan seyrettim.
koluna girerdi kocasının ciğerimden boğazıma kadar ateş basardı.
daha otuzlarımdaydım ama bembeyazdı saçlarım o elini bir adam kolunda görmekten.
gülerken görünce hem sevinirdim mutlu olduğuna hem de nefret ederdim herşeyinden benim mutsuzluğumla karşılaştırınca.

zaten imanı bıraktım bir kenara.
kurana el bastığı içindi tüm bu acılarım.
her akşam içerdim.
hiçbir içki onu gördüğümdeki kadar yakamazdı midemi genzimi.

tek tesellim kocası iyi bir adammış. hani şakadan eğlenceden anlamazmış ama bir dediğini de iki etmezmiş.
tüccarmış.
hali vakti yerindeymiş.
köşe minderi gibi adam derlerdi.
ne hayır demeyi bilir ne sesini yükseltir.

bir gün sahile gidiyorlardı yine çocuk o zamanlar yürüyordu.
üç yaşında falan.
önlerinden koşuyor.
o da kocasıyla o kabusum olan eli kolunda haliyle arkadan geliyor.
düştü yavrum.
ama nasıl düşmek.
etimden et koptu sanki.

tutamadım kendimi fırladım. o da fırladı kocası rahmetli ağır adamdı herhalde arkada kaldı.
çocuğu kaldırırken yerden eli elime değdi.
sağolun beyfendi dedi.
sonra kafasını kaldırdı.

siz hiç yüzü değişmeden ağlayan insan gördün mü? ben gördüm.
öylece olanca güzelliği ile resim gibi duruyordu yüzü ne kaşı oynadı ne gözü sicim sicim ağladı.

ben sadece benim kızım olabilirdi.
olsaydı diyebildim..

taşıdım evi barkı konya ya sonra.. dayanamadım.
kocası vefat etmiş.
çook sonraları duydum.
keşke kalsaymışım kaçmasaymışım.

Yutmak zorunda olduğun zor tükürükler olur ya morria o tükürükleri seninle konuşurken de yutuyordum. hüngür hüngür ağlıyorum.
tanımıyorum adamı. nedir derdi? kafası mı güzel bilmiyorum?
aşıkla aşık olmuşum.
sarsıla sarsıla ağlıyorum.
peçetenin de sonuncusunu ona vermişim.

Eeee abi dedim sonra...
buldum izini.
Yarın istanbula gideceğim.
Bu da biletim dedi çıkardı metro yazan biletini.
yemeğe götüreceğim Yarın akşam onu dedi.
yüzük de aldım, bak bakalım beğenecek mi gençler? Dedi.

ben yüzüğe bakıyorum,
çok güzel, dünyanın en güzel yüzüğü.
kutusunda
-naim kuyumculuk/batman- yazıyor...
Hala o yüzüğü saklamış batman dan aldığı yüzüğü.

Kalktı masadan hesabı ben ödemessem bozuşuruz ağlattım gençler sizi dedi.
Sonra sarılarak ayrıldık mekandan.

Hala sana aldığım yüzük duruyor..
Tekrardan doğum günün kutlu olsun morria.
Nice mutlu yıllara adım atman ümidiyle elveda...
Baya baya bi nostalji yaşatacak olan eski sevgili olur. Nitekim mektup mu kaldı yahu..
Normal mektup atanım bile yok. Şanslıdır.
Tanımadığın birinden bile gelse sevindirir mektup almak.

Emek var bir kere. Samimiyet, içtenlik var. Senin için yazılmış, dokunabildiğin ve sadece senin hissedebileceğin mürekkebin sıcacık hissi var.

Keşke bir mektup arkadaşım olsaydı.