bugün
- true'nun karı çıkması9
- sözlük yazarlarının çektiği istanbul fotoğrafları21
- en büyük üç aşkınız anketi9
- en büyük aşk acınız anketi11
- uzun boy19
- farklı siyasi görüşler dost olabilir mi17
- fenerbahçe nin ligden çekilmesi41
- chp seçmeni15
- trabzon'a arapzon diyen tipler15
- 4 mart dünya obezite günü8
- iv gyasaddin12
- 3 dünya savaşı çıkması durumunda gıda krizi8
- sözlük kızlarına bir şeyler söyle20
- trabzonspor9
- trabzonspor taraftarı8
- güllaç18
- kadının en güzel yaşı20
- sahurdayız uludağ sözlük21
- risale i nur dan vecizeler13
- günün sözü14
- telefona eşini benim karı diye kaydeden erkek17
- enflasyon 3 temmuz'dan itibaren düşmeye başlayacak40
- fenerbahçe11
- benimle olan kıymetini olmayan haddini bilecek8
- zina neden günahtır12
- imamoğlu'nun kirli rant ağı deşifre oldu26
- kuresel ikinma'nın asalet ve kalitesi15
- yazarların iftar yemekleri8
- erecto'nun çaylaklılığı kaldırılsın12
- queen ravenna'ya saldıran kazlar11
- anneci erkekler8
- erkeklerin duygusuz olmaları20
- 17 mart 2024 trabzonspor fenerbahçe maçı75
- iyi ki doğdun bik biiik iyi ki doğdun bik biiiik22
- 18 mart çanakkale zaferi18
- sub zero mu scorpion mu15
- pazar günü erken kalkmak için bir sebep10
- kadınların kendilerini güzel bulma oranları8
- sözlük kızıyla sevgili olmak16
- türkiyede kadın hakları kısıtlanırsa nolur12
- rakip takım taraftarına saygı duymak11
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı9
- bisikletle işe gitmeyi medenilik sanan insan13
- 17 mart 2024 kasımpaşa galatasaray maçı25
- bir günahkar profil uzmanı sikmek13
- kan tutan kasap'ın çaylaklığı kaldırılsın11
- israil malıysa almam diyen market müşterisi14
- büyük uludağ sözlük grevi10
- arapça allahın dilidir13
- uludağ sözlük'e hintli yetkili alınması16
öncelikle heyezanla heyecanı karıştıracaklar için söyleyeylim
heyezan; saçmalama, kopma, sanma anlamındayken, heyecan Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi gibi nedenlerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu anlamına gelir.
şimdi gelelim gençlik heyezanlarına...
yakın veya uzak çevremde gözlemlediğim veya geçmişimden hatırladığım kadarı ile ergenlik heyezanlarının başında arafta kalma durumu vardır. ölmek filan aklından geçmez ama hayatında da bir bok olmadığının farkındasındır. doğrusunu söylemek gerekirse olacağı da yok...
hep bugün yarın diyerek bir şekilde yaşıyorsun. kimse seni, sen de kimseyi umursamıyorsun.
işe gidiyorsun iş bok gibi. eve geliyorsun ev bok gibi. geçmişin zaten çöplük gibi. kimin kimsen yok, öyle yaşıyorsun. içinde birikenler, dökülecek yer arıyor ama yok. bunun gibi....
bunları okurken "ahan da ben" diyorsan, ergenliğin doruklarındasın demektir.
hemen silkin, mutfağa gidip kendine bir çay koy ve kendine "acaba gerçekten bu kadar duygusal mıyım, yoksa toplumun dayattığı rollerden sadece birisi mi bu?" sorusunu sor.
sorunun cevabını aslında çok da önemli değil, şimdi toplumsal baskı, insanın kendinden başlayarak diğer insanları, evreni, doğayı, hayvanı, bitkiyi sevmeyi bilmeyişidir. sürekli negatif, sevgiden uzak bir varlık etrafa da nefret saçar. birbirine nefret saçan varlıklar nefretleri ile yalnızlaşırlar. insan sosyal bir varlık olduğu için yalnız kaldığında ruh sağlığında ciddi sorunlar meydana gelir.
diğer bir neden baskılardır. bir insanın kendini en iyi hissettiği yer akıl hastanesidir. çünkü orada toplumun dayattığı kurallar ve baskılar yoktur. deli olduğunuz orada kabul gördüğü için ne yaparsanız yapın davranışlarınızı kimse tuhaf karşılamaz. ama toplum içindeyken mesela metroda herkes içinde dans ederseniz siz deli muamelesi görürsünüz. çünkü bu toplum kurallarına aykırıdır. dışlanmamak için dayatılan kurallara uymak zorunda kalırsınız. bu gibi yapamadıklarımızı içimize atmamız yine farklı ruh hastalıklarına neden olur. mesela bastırılmış cinsel duygulardan dolayı ülkede artan tecavüz ve taciz gibi suçlar buna en güzel örnektir.
oldu mu?
heyezan; saçmalama, kopma, sanma anlamındayken, heyecan Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi gibi nedenlerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu anlamına gelir.
şimdi gelelim gençlik heyezanlarına...
yakın veya uzak çevremde gözlemlediğim veya geçmişimden hatırladığım kadarı ile ergenlik heyezanlarının başında arafta kalma durumu vardır. ölmek filan aklından geçmez ama hayatında da bir bok olmadığının farkındasındır. doğrusunu söylemek gerekirse olacağı da yok...
hep bugün yarın diyerek bir şekilde yaşıyorsun. kimse seni, sen de kimseyi umursamıyorsun.
işe gidiyorsun iş bok gibi. eve geliyorsun ev bok gibi. geçmişin zaten çöplük gibi. kimin kimsen yok, öyle yaşıyorsun. içinde birikenler, dökülecek yer arıyor ama yok. bunun gibi....
bunları okurken "ahan da ben" diyorsan, ergenliğin doruklarındasın demektir.
hemen silkin, mutfağa gidip kendine bir çay koy ve kendine "acaba gerçekten bu kadar duygusal mıyım, yoksa toplumun dayattığı rollerden sadece birisi mi bu?" sorusunu sor.
sorunun cevabını aslında çok da önemli değil, şimdi toplumsal baskı, insanın kendinden başlayarak diğer insanları, evreni, doğayı, hayvanı, bitkiyi sevmeyi bilmeyişidir. sürekli negatif, sevgiden uzak bir varlık etrafa da nefret saçar. birbirine nefret saçan varlıklar nefretleri ile yalnızlaşırlar. insan sosyal bir varlık olduğu için yalnız kaldığında ruh sağlığında ciddi sorunlar meydana gelir.
diğer bir neden baskılardır. bir insanın kendini en iyi hissettiği yer akıl hastanesidir. çünkü orada toplumun dayattığı kurallar ve baskılar yoktur. deli olduğunuz orada kabul gördüğü için ne yaparsanız yapın davranışlarınızı kimse tuhaf karşılamaz. ama toplum içindeyken mesela metroda herkes içinde dans ederseniz siz deli muamelesi görürsünüz. çünkü bu toplum kurallarına aykırıdır. dışlanmamak için dayatılan kurallara uymak zorunda kalırsınız. bu gibi yapamadıklarımızı içimize atmamız yine farklı ruh hastalıklarına neden olur. mesela bastırılmış cinsel duygulardan dolayı ülkede artan tecavüz ve taciz gibi suçlar buna en güzel örnektir.
oldu mu?
Özet geçmiyorum. Okumadım.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar