bugün

doğruluğundan zerre şüphe duymadığım bir önermedir, evet ben ortaya atmış olabilirim, zaten inanmasam böyle bir şey söylemezdim orası da ayrı.

he ne diyorduk, entelektüel olmak bize, toplumumuza yabancı gelen bir olgu. bu topraklar üzerinde hiç kimse sittin sene evvel "ben entelektüelim * *" diye dolaşmadı. geçmişe de bakacak olursak entelektüalizmin fransız ihtilaline uzanan bir tarihi olduğunu görürüz. fransız aydınlanmacılarının -ki çoğu pozitivistir- ortaya attığı yeni kuramlar, felsefe ve bilim dünyası tarafından hemen sahiplenildi. keza ihtilalin sonucu olarak o zamana kadar pek gündemde olmayan ulusçuluk fikri dünyaya yayıldı. rönesansın temellerini attığı ve pozitivizm kaidesi üzerine oturan avrupa'da entelektüellerin sayısında patlama yaşandı. dünyayı sadece okuduğu kitaplarla açıklamaya çalışan, maneviyatı yok sayan bu güruhun temsilcileri başta fransa olmak üzere kısa zaman içinde tüm dünyaya yayıldı. gittikleri her yerde saygı ve itibar gördüler, bıraktıkları top sakallardan mıdır nedir karizmatik oldukları söylendi hep. ülkemizde de entelim diye geçinen bar filozoflarının çoğu top sakallıdır, bu da hastalığın ileri boyutlara vardığının göstergesidir. her sakallıyı hacı sanmak gibi her top sakallıyı da entel sanmak gibi bir sanrı oluştu. bu da bizim ayıbımızdır.

sonuç olarak diyorum ki entelektüellik tedavisi olan bir hastalıktır, önce gelin şu top sakallarımızı kesmekle başlayalım. ha?