bugün

Elinza Tebriz'de aydın bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, çocukluğu ve gençliği Tebriz'de geçmiştir. Tahran üniversitesinin hukuk fakültesini bitirmiş, fakat mesleğinde çalışamamış, Koy'da öğretmenlik yapmıştır.
Tebriz'de iran "KalK fedai çerikleri" adlı teşkilatın kurucularından biridir. Bu teşkilat 1970'te şahlık rejimine karşı "Siyahkel silahlı isyanı" adıyla bilinen hareketi yönetmiş ve Oxtay'da bu harekete katılmıştır. Gizli faaliyet sürdüren Oktay 1971 ba-harında şah kuvvetleri tarafından yakalanır, arkadaşlarıyla birlikte kurşuna dizilir.
Şiirde Oktay mahlasını kullanan Elirıza Nabdil, mahlasının Ok ve tay (eş) kelimelerinin bir-leşmesiyle oluştuğunu bildirmiştir. Yani yeni şiir, çağdaş sanat hedefi doğru seçmeli, maksadına doğru uçuşunda "oka eş" (oka tay) olmalıdır. Dosdoğru uçuşa ve etkili darbeye sahip olmalıdır.
Oktay'ın geride bıraktığı edebî miras gösteriyor ki, o bu yeminine sadık kalmış, kendi kalem mahsüllerinin etkili silah olmak için tarihi ve edebi hüner göstermiştir. Onun yaratıcılığı mevzu bakımından geniş ve büyük mikyasda olmasa da, şair terennüm ettiği mevzulara estetik bir şekilde ifade etmeyi başarmıştır.
ışık adlı şiiri onun yaratıcılığının örneği olarak görünmektedir. O bu manzumesinde cemiyetin muhtelif zümrelerinden olan sanatkarlara müracaat ederek, onları vatan için, halk için faydalı işler yapmaya davet ediyor. Milletler arasında dostluk ve kardeşlik ideallerini terennüm ediyor.
Şairin yaratıcılığında halk için yazılmış eserler ve çocuk şiirleri de önemli bir yer tutar. OKtay, böyle şiirlerini tabiatın sırlarını öğrenmeye can atan çocuklar için bir terbiyeciye çevirmiş, çocukların zevkine hitap etmeğe çalışmıştır.
Yaşlıdır başın, ördek,
karadır kaşın, ördek.
Günde koşa gezerdin,
Hani yoldaşın, ördek.
Nabdil, Farsça'dan Azerbaycan Türkçesine başarılı tercümeler yapmıştır. Oktay'ın eserlerinin çoğu polis ve savcılık mensupları tarafından talan ve yağma edilmiş, hepsini toplamak mümkün olmamıştır. Arkadaşları, silahdaşları kurtarabildikleri eserleri bir yere toplayarak bunları "ışık" adı altında bastırmışlardır. *