bugün

einfühlung kişinin kendisini bir başkasının yerine koyması gibi nesnelneştirmesidir. bu durumda nesnelerle duygusal özdeşlik kurulur. bir ev, deniz, araba bazen bu nesneler olabilir. kaza sonucu paramparça olmuş arabaya acır gözlerle bakıp kendimizi buluruz. coşkun deniz gibi hissederiz kendimizi. psikolojik olmakla birlikte fizyolojik yanları da vardır. bu şoförün yanındaki kişinin de frene ya da gaza basmasına benzetilebilir.
edebiyatta projeksiyon yöntemiyle, duyulan hisler doğaya yüklenir ve einfühlung ile bazen nesne olmak isteği oluşur. bu biraz marazi ruh halidir. bulunulan durumdan memnun olmama ve uzaklaşma amaçlanır. bunun en önemli örneklerinden biri ahmet haşim' in "bir günün sonunda arzu" adlı şiirinde görülür. öyle etkilidir ki döneminde yasaklanmış ve bu nedenle eleştri ve baskıya maruz kalmıştır. bu şiirden dolayı oluşan yanlış anlaşılmalara "şiir hakkında bazı mülahazalar" adlı bir yazı yazmıştır.
biR GÜNÜN SONUNDA ARZU

Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümayan,
Güller gibi... sonsuz iri güller,
Güller ki kamıştan daha nalan,
Gün doğdu yazık arkalarında!

Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrârını ömrün eder i'lan,
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Alemlerimizden sefer eyler?..

Akşam, yine akşam, yine akşam,
Bir sırma kemerdir suya baksam,

Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam!

son mısradaki "kamış olsam" kelimesiyle doğaya karışma ve ömrü tekrar etme isteği ney olup kamışlıktan koparılmayla bağlantılıdır. işte bulunduğu hayattan bıkmış ve hayaller ülkesinde kendine "o belde" yaratmış marazi ruh halli bir şairden doğaya karışma bir kamışla anlatılmış einfühlung gerçekleştirilmiştir.
(bkz: ahmet haşim)
subjektivist estetikteki önemli yapıtaşlarından bir tanesidir.