bugün

200 bin yıldır devam eden insan hayatı artık kırılma noktasında.

8 milyar olan dünya nüfusu dünyanın kaldıramayacağı seviyeye geldi. 9,5 milyardan sonra dünya geri döndürülemez şekilde mahvolacak deniliyor.

Eskiler açlıktan kimse ölmemiş demişler ama açlıktan birbirlerini topluca öldüren son nesil olacağız.
Küresel bir kıtlık var önümüzde. Kemalistler heykel yiyerek bu süreci sorunsuzca atlar.
Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi döneminde yaşıyor olmamızdır.

Tarihi kale fetihlerini okumaktan ibaret sananlar insanlar o zamanlarda ne haldeydiler bilmezler. Bırak çok eski geçmişi, 100 yıl önceki koşulları bile bilmezler. Şu anda hayattaysalar, daha bebekken basit bir enfeksiyonla ölüp gitmedilerse, bunun nankörce burun kıvırdıkları günümüz şartlarının bir sonucu olduğunu da idrak edemezler.

Dünya tarih boyunca görülmemiş bir ivmeyle (özellikle hız demiyorum) çok ama çok daha iyiye gidiyor. Arada her zaman olagelen, kısa hayatlarımızda (bu da değişti ve daha çok değişecek) bize pek büyükmüş gibi görünen dalgalanmalar hiçbir şeyi değiştirmez. Mucizeler (ossuruktan değil gerçek mucizeler) çağında, sihirli bir çağda yaşıyoruz.

Bu mucizelerin, bu sihirin yaratıcıları ise biziz, yani homo deus...

Not: o sözde atasözünü uyduran eskiler, eskinin yiyici takımı olsa gerek. Eskiden açlıktan ölümler son derece yaygındı. insanlığın tarihi açlığın tarihidir.
eskiden yağ kuyruğu vardı. Şu anda bak her yer bolluk bereket. dünya çok iyi gidiyor.
okan bayülgen geçen gün programında anlatmış -annem, menekşe almış. eskiden menekşeleri ürete ürete birkaç saksı menekşen olurdu.şimdi genetiği ile oynadığın için saksı değiştirince bile ölüyor. anne oturup ağlayalım, bu kadar kötü dünya bırakıyoruz gelecek nesillere.- o kadar haklı ki... geçmiş nesiller bizden basit bir çiçek yetiştirme hakkını aldılar. bizim her alanda rekabetin daha fazla olduğu bir yerde bin yıllardır basit ve önemsiz görülen bir iş için savaşmamız tekrar, o genetiksiz menekşeyi bulmamız gerekiyor. Daha güzel bir dünya mümkün mü??? Hadi oradan!!!
Bir genetiği değiştirilmiş hikayeleri eksikti, o da geldi.

Bu cahiller sanırlar ki canlıların genetiği ilahi elden çıkmış, hiç değişmeyen bir şeydir!

Yahu canlıların genetiği doğal ortamda habire değişiyor zaten. Kanser bile bir genetik değişikliktir. Doğal ortamda oluşan genetik değişikleri iyi, yapay gerçekleştirilen değişiklikleri kötü kılan ne? Yok öyle bir şey. Şu "genetiği değiştirilmiş besinlerin kötü olduğu" iddiası da süzme yalan. Bunu ispatlayan tek bir kabul edilebilir deney yok. ileri sürülen bazı deneylerin doğru şartlar altında yapılmadığına yönelik kıyamet kadar itiraz geldi. Bu işler öyle menekşeler üstünde anne gözlemiyle olmaz. Kontrollü şartlar altında yapılmayan her deney, her gözlem, yetersiz veriyle yapılan her çıkarım son derece yanıltıcı olabilir. Augmentin antibiyotiği geliştirilirken neden 10 milyar dolar harcandı sanıyorsunuz?

Kaldı ki ta taş çağından beri uyguladığımız yapay seçilim de doğal bir genetik değiştirme metodu değildir. Yediğimiz her şey yapay seçilimin bir ürünü. Boş konuşanlara vahşi buğday yedirmek lazım ki görsünler bakalım "doğal olan" ne kadar iyiymiş. Ya da vahşi badem. Bir tanesini ye, atalarımızın her nasılsa denk geldiği nadir zehirsiz olanlara denk gelmezsen, yallah öteki tarafa gidersin.