bugün

önce arkadaşlarla gün kararlaştırılırdı. sonra o gün geldiğinde toplu olarak kütüphaneye gidilirdi.

tabii kütüphaneye çok ender gidildiği için böyle ödev için gidişlerimizde tuhaf ve özel hissederdim. etrafımıza yabancı gözlerle bakar, fısıltıyla konuşurduk.

hangi konudan ödev verildiyse ona göre ansiklopedi alır, her şeyin bilgisini içinde barındıran o büyülü kitabın sayfalarını büyük bir heyecanla çevirir, ilk defa gördüğümüz bazı resimlere büyük bir merakla uzun uzun bakar, eğer cinsellikle ilgili bir konu ya da resim karşımıza çıktıysa da birbirimize gösterip kıkır kıkır gülerdik.

ödevi bulduktan sonra çok seri bir şekilde kurşun ya da uçlu kalemle deftere geçirirdik. deftere hızlı ve çirkin bir yazıyla geçirdiğimiz ödevi eve gittikten sonra, akşam yere yüzüstü uzanıp taneyle aldığımız a4 kağıtlarına yavaş ve çok dikkatli bir şekilde pilot kalemlerle geçirirdik.

çocukluk güzel şeydi vesselam.
sözkonusu dönemin kahramanları.

görsel

görsel
Evinde, ana britanica, meydan larousse gibi popüler ansiklopediler olsa da, mutlaka kütüphaneye giden, araştırmaktan, okumaktan keyif alan nesildi.
içler acısıdır.
benim de içinde bulunduğum nesildir.

ilk dönem ödevim de hatay sorunuidi.

atatürk kütüphanesinden elde ettiğim bilgilerle güzel not aldığım ödevdir.