bugün

değişik değişik coğrafyalarda, zilyon tane sineğe, böceğe, yılana, ota, dikene aldırmadan, bir şeyler anlatan belgeselcilerdir.

en başta da steve irwin geliyordur muhtemelen.

ben bu adamların; ilaç firmaları tarafından kobay olarak kullanıldıklarını düşünüyorum. aşı denemesi yapılıyor bence üstlerinde. milyon tane zımbırtının içine kim girer böyle?

haftasonu ankara'da otelde işim gücüm yok açtım national geographic bi elemanın belgeseli var. pirinç tarlasında pirinç topluyor, sağlıksız bi ortamda pişirilen domuzu yiyor, sadece domuz yese iyi, sülük mülük ne bulsa yiyor. ilk defa yediğini de belirtiyor. biz kadıköy'de bi martı döner yener zehirleniyorduk, adam ne idüğü belirsiz organizmalar yiyor bana mısın demiyor.

yetkileler çıkıp açıklasınlar; varsa böyle zehirlenmeyi engelleyen bi aşı biz de kullanalım.

bu muhabbet şeye döndü biraz; "microsoft olarak istediğimizde dünyayı yönetecek teknolojiye sahibiz ama dosya aktarımındaki tahmini süreyi hala hesaplayamıoruz."

olsun.