bugün

çok garip çok. anlam veremiyorum bir türlü bu insanlara. ne zaman dolmuşa binsem garip bir panik havası.

normalde her yetişkin birey gibi şoför yanını kapmak için mücadele ediyorum. başaramazsam, geçip arkada kafama esen bir yerde oturup, huzurla yolculuk etmek için müziğin sesini inceden açıyorum. derken kapıdan içeri giren kim olursa olsun beni dürtüp, o nefret ettiğim soruyu soruyor;

- pardon, nerde ineceksiniz acaba?
+ doğancılar'da.
- ben çiçekçi'de inicem de. (gözler kısık, hafiften yana kay bakışları ve tabii ki karizmatik bir nasıl koydum ama ifadesi)

ee banane amına koyim diyesi geliyor tabii insanın. ayrıca sanane benim nerede ineceğimden. ama kibar ve özümde çok iyi bir insan olduğumdan böyle söyleyemiyorum. 'hayırdır siz mi bırakacaksınız', 'yok ben inmeyi düşünmüyorum', '50 metre sonra inicem' şeklinde gıcık edici bazı cevaplar geliştirdim. onları kullanıyorum.

zaten para uzatma gerginliği başlayacak az sonra. dolmuş şoförünün rallideymişçesine vasıtayı sürmesi de cabası olacak. ulan yolcular olarak kenetlenmemiz gerekirken bu tribe girmenin ne gereği var. yükün falan olsa tamam dicem, kapıya yakın otur. önce gelmişim, istediğim yere kapağı atmışım. eee. 5 dakikalık yolculuk için dolmuşu komple boşaltıp, iniş sırasına göre mi oturma düzeni yapalım? ilkokul mu lan bu?

başka toplu taşıma araçlarında da rastlanan bir olay olsa, hani racon bu deyip katlanıcaz. ama sadece dolmuşa has. minibüste, otobüste, tramvayda, metroda falan böyle şeyler yok. adam gibi kimseyle muhatap olmadan yolculuğunu yapıyorsun. sözlü olarak yani. fiziksel boyutu apayrı. konumuz o değil zaten.

vapurda hiçbiri yok. en çok onu seviyorum. manzarayla, martılarla alakalı değil bu sevgi. kimse 'nerde ineceksin' diye sormuyor. sorarsa da ağzının ortasına koyarım zaten şamarı. para uzatma derdiyle de uğraşmıyorsun. arkadan biri para uzatırsa da al direk cebine koy. sorun olmaz. gelip pipisini değdiren falan da olmayınca kitlelerin en çok sevdiği toplu taşıma aracı oluyor tabii haliyle.

şiirler, şarkılar da hep vapurlara, gemilere, deniz otobüslerine ve turyol motorlarına yazılmıştır o yüzden. belge olarak da sessiz gemi adlı şiirimizi gösterebilirim. ada vapuru yandan çarklı şarkısı da var. hee, hatta sen geçerken sahilden sessizce gibi bi şarkı da vardı. gemiler falan kalkıyordu. çok yani. bunlar sadece hemencecik aklıma gelenler. hiç dolmuş için şarkı yapan gördünüz mü? hep işte bu sorun yüzünden. bi huzur verin de, dolmuş gibi, vapurdan hiçbir eksiği olmayan güzide aracımız da şarkılardaki yerini alsın artık...
Fazla bir mahallesi ve hatta caddesi olmayan niğdede ayakta durmak bile yetiyor 2 dakika sonra gideceğin yere varıyorsun zaten pek bi sıkıntı olmuyor o tarz mantıksal ikilem arasına düşmüyorsun.