bugün

bir türkiye gerçeğidir.

çalışmayı-üretmeyi sevmeyen bir milletin kaçış yoludur dini bayramlar.

yoksa kimsenin pek ipinde değildir.
bayramlara 15-20 gün kala piyasalar durur, çalışanlar bayramda ne yarak yiyeceğinin planlarını yapar, aklını işine vermez, patronunun parasını hesaplar.
amaç dini bayramı kutlamak değildir, amaç "bayram tatili" bahanesi ile patronu sikmek, çalışmadan para almaktır.

türkiye'nin genelinde durum böyledir.

iş kazalarına bakın, yıl içerisinde yaşanan iş kazalarının yarısı bu dini bayramların hemen öncesindedir.
çünkü çalışanların aklı işinde değil, patronundan alacağı haksız avanta parayı nasıl harcayacağındadır.

efendiler...
bakınız biz bir suudi arabistan, bir katar, bir kuveyt değiliz amına koduklarım.

biz gariban bir türkiyeyiz. ve bu şekilde tatil yapmaya lüksümüz yok.

biliyorum, pek çoğunuz aç acına geçiriyorsunuz bu bayramı da, aldığınız üç kuruşu da üst baş almaya harcadınız.

yazık değil mi hepimize, memleket ekonomisine?

cuma günleri de böylesiniz zaten, sırf 1 saat çalışmamak için gider camide namaz kılarsınız.

ne diyeyim ben size bilmem ki?

iyi bayramlar...
entry bütün olarak doğru ancak bazı cümleler çok sert ve yanlış gibi duran tespit.

--spoiler--
çalışmayı-üretmeyi sevmeyen bir milletin kaçış yoludur dini bayramlar
--spoiler--

gelişmiş , çalışkan toplumlar da dini bayramlarında bir haftayı bulan tatiller yapmaktalar.
En iyi telefonu almak için kuduruyoruz.
En fiyakalı pahalı markaları giyiniyoruz
En güzel araba altımızda olsun diye didiniyoruz.
25 kuruşluk kahveye gidip orda burda milyonlar harcıyoruz.
Yemeğimizi daima hazır söylüyoruz.
Donumuza kadar marka olmasına dikkat ediyoruz.
Ayakkabımız nike, adidas değilse sokağa çıkamıyoruz.

sonra Türkiye fakir. Türkiye ne gariban ne fakirdir.
kısmi tedpittir. her piyasa için geçerli değildir? zira daha koyunlar satılacak, deriler satılacak ve sonrasında ne zamandır bu anı bekleyen bir grup derilerine kavuşacak; ve başka bir piyasa canlanmış olacak. serengeti düzlüğüne yeniden yağmur yağar gibi. sonra sistem ayneeeen devam edeceek.
önce insani boyutta bakalım büyüksehirlerde insanlar gün geçtikçe son derece yakın akrabadan ibaret akrabalık anlayışı hakim olmuştur. öncelikle homoekonomikus bir karakter değilsen bu seni rahatsız eder. bayramlar bu durumu az da olsa kırıyor.

gelelim ekonomiye, işçi çalıştırma da en önemlisi kaliteli çalışma zamanıdır. bir fabrika üretim bandı dışında motorize olmak ne kadar verim getirir tartışılır. fikirler-yeniliklere şans tanımadan, sosyal aktiviteler olmadan kişi işe yabancılaşır. kaliteli çalışma zamanın önün de en byük engellerden biri de kişinin yabancılaşması kendini mutlu hissetmemesi yatar. üretime dönük çalışalım ne bileyim iş yerinde cep telefonu face kısıtlansın ama onun yerine kollektif aktiviteler es geçilmesin..

diğer yandan kapitalist bir ekonomi ile yönetildiğimize göre bunun en önemlisi girişimcidir. fakat kobiler hep neden kobi kalır üzerinde durmak lazım. ortaklıklar neden sorunlu veya fikri olup sermaye sıkıntısı çeken biri ingiltere de iş durumuna göre geri ödeme 6-8 ay vb. sonra geri öderken biz de daha krediyi dosya vb. masraflar alıp koca bankalar esnaf gibi çalışır.

hak verdiğim husus dünya konjektürüne çin gibi ucuz iş gücü giriyorsa fransa gibi popülizm nedeniyle bu duruma ayak uyduramamak ekonominin geleceği açısından sakıncalı. bu arada cuma namazına gidiş nedeni dini bayram örnekleri muhafakar yaşama tepki ilginç..