bugün

ülkenin en önemli kaygısı değildir. durumdan muzdarip kişi beyanıdır.

evet, eskiden ne güzeldi. çarşı merkezlerinde fotoğrafçılar vardı, babamız tutardı elimizden, kardeşimizi de annemiz...aile fotoğrafı çektirirdik en ve biladerle aynı tip elbiselerle.

geçerdik yandan yemiş, feleğin çemberinden geçmiş, ahilik döneminden kalma amcanın arkasına geçtiği dört ayaklı makinanın karşısına, amca sırt derdi, sırtırdık,...pof diye bir duman çıkardı makinanın kıçından, amca öksüre öksüre "tamamdır beyim" derdi babamıza.

hiç kaygılanmazdık acaba nasıl çıkmıştır pozumuz diye. güvenirdik sigaradan ön kısmı sararmış bıyıklarını arada bir buran amcaya. "akşama gelin alın" derdi. yedek bir çekim için ne amcanın elinde yeterli poz olurdu, ne de maliyeti kurtarırdı ikinci pozun parasını.

gezerdik çarşıyı ma-aile, akşama doğru da çaybahçesinde babaız çay içer bize de ılık meyva suyu içirirdi. dilimizin altında gezinen şeftali pürelerini yanağımızın içinde dilimizle ezer, çocukluk yapardık.

akşam olurdu, giderdik pos bıyıklı fotoğrafçı amcaya, alırdık ettiğimiz pozun resmini. her ne kadar kendi gözlerimiz kapalı, biladerinki kırmızı çıkmış da olsa, annemizin yanağındaki ben rötuşlanmamış da olsa verirdik paramızı geçerdik, giderdik. bilirdik ki, o fotoğraftaki kişiler aynen bizdik. ne eksik ne fazla.

peki ya şimdi...

aradan geçen 20 küsür yıldan sonra, yine ma-aile ama bu defa babanın omuzuna giren ben ile, annemin koluna giren bilader gidiyoruz pos bıyıklı amcanın ölümünden sonra iş yerini satın alıp cillop gibi modern çizgilerle döşemiş yuvarlak kalçalı kızlarla yumurta suratlı erkelerin çalıştığı fotoğrafçıya. hemen 2 dakika bekleyin diyorlar, biz çayımızı, annemle babam da ıhlamurlarını bitirmeden elimize veriyorlar resimleri.

bakıyoruz, annemin beni rötuşlanmış, babamın kaşındaki yara izi de öyle...benim gözler açık, biladerinkiler siyah... beklerken hiç de heyecanlanmadık halbuki...biliyorduk ki, hatasız ve tam istediğimiz gibi olacaktı tab edilen fotolar. eski ruhu kalmadığını anlamak için fotoğrafçılığın, dijital makinaların çıkmasını ve 20 küsür yıl geçmesini bekleyecektik...

sadet; pos bıyıklı amcalara gereken saygıyı gösterelim, birgün zaten yok olacaklar ve özleyeceğiz...
(bkz: tüfek icat oldu mertlik bozuldu)
çekilen fotoğrafı merakla beklemenin heyecanını öldürdüğü için doğru olan önerme.
sony ericsson k790i dir!
dijitalin siyah-beyazı asla gerçek siyah-beyaz olmayacaktır...

sadece bu yüzden bile "ruhsuz" tanımını hakeder!