bugün

insanları cahilleştirmektir.
'insanların tiyatrolara gitmesine gerek yok açın televizyonu izleyin bizi' mesajını vermektir belkide.
çağdaş, akılcı ve düşünmeye teşvik ettiklerinden dolayıdır.
kendileri gibi cahil insanlar yetiştirmek.
sanatı, sanatçıyı yok etmek.
konuyla direkt alakadar olarak haluk bilginer den geliyor.

"Bilginer Ekim 2011'de Milliyet gazetesinden Asu Maro'ya verdiği röportajda Devlet Tiyatroları'na sert eleştiriler getirmişti. Tiyatroya olan kızgınlığını dile getiren Bilginer, Yetkim olsa Devlet Tiyatrolarını bugün kapatırım. Dalga geçer gibi, müsamere sunuyorlar. Bu kepazeliği herkes tiyatro sandığı için Türkiyede tiyatro gelişmemiş demişti.
işte o röportaj:

Haluk Bilginer: Benim en çok canımı sıkan nedir biliyor musunuz? Kimsenin Devlet Tiyatroları konusunda herhangi bir şey yazmaması. Hiç kimse "Bu kadar kepazelik olur mu? Böyle bir kurum olur mu?" diye yazmadı Türkiye'de.

Yazan oluyor zaman zaman...
Hani kim? Yemin ederim yok. Herkesin kurumun yanında olma gibi bir derdi var. O kurum neyse... Yarın kapanacak, biliyorum. Kimse kapatmazsa ben kapatacağım. Çünkü uzun zamandır ölmüş zaten. Hayatı gereksiz uzatılmış, makinede. Makinenin düğmesini kapatacağız, bitecek. Böyle tiyatro olmaz.
YETKiM OLSA BUGÜN KAPATIRIM

Düzelmesinin bir yolu yok mu sizce?
Var, şöyle: Lağvedeceksin. Diyelim biri bana yetki verdi, ben bugün lağvederim. Ama yarın bu saatte ulusal tiyatro kurulmuş olur. Ve derim ki "Asu hanım, şöyle bir rol var, oyunumuz budur, 6 aylık sözleşme yapmak istiyoruz sizinle, istanbul'da oynayacak, Ankara'ya turneye gidecek, sonra izmir, Konya, Sivas, Erzurum dolaşacak, ayda 10 bin lira maaş." Ötekine, "Siz, yönetmenlik yapmak ister misiniz? Siz tasarım yapmak ister misiniz? Çok teşekkürler, sözleşme imzalayalım, buyrun". Bu memurlar nedir ya?

Kadrosu olmayacak diyorsunuz...
Sıfır kadro. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir salaklık bizim ülkemizde var. Bu yükü niye taşıyorum? Siz niye taşıyorsunuz? Sizin vergilerinizden ödeniyor bunlar. Ben 10 yıldır hiçbir şey yapmamış aktöre 18 maaş her yıl niye veriyorum? Geçmişte sürekli uyuyan bir Kültür bakanımız vardı hani, "Bu Devlet Tiyatrosu kapanmalıdır" falan bir şeyler dedi, neredeyse DT memuru arkadaşlarımız adamı kahraman ilan edeceklerdi. Dedim ki, "Ne yapıyorsunuz, sonra bu adam tarihe geçecek. Bu adama niye veriyorsunuz bu hakkı, siz niye yapmıyorsunuz? Sürekli şikayet ediyorsunuz. Kiminiz oyuncu olacakken meyhanede sarhoş olmuşsunuz, kiminiz rapor alıp durmuşsunuz, kiminiz yılda üç tane oyun oynamışsınız" Devlet Tiyatrosu'nda bilet kaç para?
BANA NiYE ROL VERiYORSUNUZ

5 lira civarında.
Yanlış biliyorsun, 100 lira. Çünkü 95'ini girmeden vergilerinizle ödediniz. Ve sizin paranızla birileri diyor ki "Ben tiyatro yapmayacağım arkadaşlar, ne yapıyorsunuz? Ben hayatımı verdim bu kuruma, bana rol vermeyin lütfen". Bunu diyen bir aktör, tırnak içinde. 10 yıldır hiçbir şey yapmamış bir DT memuru. Bir oyunda rol veriliyor, adını görüyor listede, koşa koşa müdüriyete gidiyor, "Siz ne yapıyorsunuz? Ben bu kuruma hayatımı verdim, bana niye rol veriyorsunuz?" diye. Bu fıkra değil, bu gerçek bir olay, istanbul Devlet Tiyatrosu'nda cereyan etmektedir. Ve biz hala Devlet Tiyatrosu'nu korumaya çalışıyoruz.
BU KEPAZELiĞi HERKES TiYATRO SANIYOR

"Ben Türkiye'de tiyatro izlemiyorum artık" demişsiniz son röportajlarınızdan birinde. Hiç mi oyun izlemiyorsunuz?
Bazen gidiyorum, aklına fikrine güvendiğim insanların referanslarından sonra. Çünkü ben gerçekten kötü oyunda fiziksel acı çekiyorum. Birisi kerpetenle etlerimi sıkıştırıyormuş gibi geliyor ve öfkeleniyorum. Öfkelenmemin birkaç sebebi var: Bir; ne cüretle bu kadar kötü tiyatro yapıyorsunuz? iki; sahneye çıkmak çok büyük bir iddia ister. Ben size diyorum ki: Sizinle saat 8 buçukta buluşacağız, ben sahneye çıkacağım, iki saat sizi eğlendireceğim, duygulandıracağım, değiştireceğim, dönüştüreceğim. Ama çıkıyorum sahneye, neredeyse seyirciyle dalga geçecek düzeyde bir müsamere sunuyorum. Bu ayıptır. Ben yuhalayarak çıkmak istiyorum. Benle siz bir kontrat yaptınız, ben geldim, kontratın şartlarına uymuyorsunuz, bana ihanet ediyorsunuz. Sonunda niye ben alkışlayacağım sizi? Ama bu kepazeliği herkes tiyatro zannettiği için Türkiye'de tiyatro gelişmemiş. Halkı tiyatrodan soğutmak için kurulmuş ödenekli kurumlar var."
muhafazakar kesimin desteğini alacak her nane yiyişte olduğu gibi, amaç aynıdır. vandalizm, popülizmin ikiz kardeşi olmuştur. iktidarın haftalık kamuoyu yoklamaları, bu tür popülist işlerin getirisini hesaplama araçlarıdırlar. bunlar yükselişi işaret ettikleri müddetçe, bu omurgasız siyaset tahribata devam edecektir.

vandalizmin seyir defterinde dün heykeller vardı, bugün tiyatrolar vardır. yarın ne geleceğini kestirmek için kahin olmaya gerek yoktur.

bir ülkenin bilim, sanat, edebiyat ve özgür düşünce ortamını sürekli saldırılarla daraltıp sonunda boğmak, işgalci güçlerin yapabileceği tıynette tahribatlardır. abd ırak'ta bunu yapmıştır. artık ırak, bilim, sanat, edebiyat ve düşün alanındaki yetişmiş insanlarını kaybederek "bir hiç" halini almıştır. "allah nasip ederse" bizim de bir hiç olmamıza az zaman kalmıştır.
bir yıl kadar önce başbakanın kızına güya hakaret eden tiyatrocuya karşı intikam almaktır.
milletin parasıyla 'sanat' adı altında millete hakaret edenlere, 'kusura bakma kardaş
madem söveceksin, bari bunu kendi paranla yap' amaçsa amaç.
mevcut pisliğin her türlüsünün ülkenin elit ve aydın gruplarından gelindiği düşünülmesi ve yok edilmesi.
Devletin bir kamburundan kurtarılmasıdır. Devlet memuru sanatçı mı olur. KPSS ile mi alacaksınız balerinleri , baletleri.
devlet tiyatrolarını kaldırıp devlet sinemalarını açmaktır amaç.
bizim gibi bir iktidar varken bir de tiyatroya ne gerek var diyenlerin anlaşılabilir amacı.