bugün

cumhuriyet ile birlikte gelen eğitim ve öğretim alanındaki devrimle yaratılamak istenen kadın yurttaş modelinin zamanla kapitalist sisteme uygun düşen kadın modeline dönüştürülmesinde büyük etkisi olan ders kitaplarının bireylerin cinsiyet rollerini bünyelere güzelce nüfuz ettirdiği görülmektedir.

tarihsel sürece bakacak olursak; 1928 yılında Latin alfabesine geçişle birlikte yaşanan eğitim devrimi eğitimin geniş kitlelere yayılmasını ve bilimsel-laik eğitim temellerini sağlamayı hedefliyordu. 1928den 1945 yılına kadar baktığımızda ise eğitim sistemi içinde yaratılmak istenen kadın modeli ile bu tarihten sonra yaratılmak istenen kadın modeli birbirinden çok farklıdır. 1945den önce anneye Kemalist devrimin etkisiyle, ders kitaplarında ülkenin kurtuluşuna katkıda bulunacak yurttaş misyonu yüklenirken, 1945den sonra değişen devlet politikaları çerçevesinde kadınların asıl yerinin evi ve asıl işinin ev hanımlığı olduğu ders kitaplarına girdi. örneğin:

Şu annem , görüyorum ve anlıyorum ki hiçbir işte babamı yalnız bırakmıyor, her şeyde ona yardım ediyor. Demek annemle babam arasında sıkı bir tenasüt var... Babam annem birleşmiş çocuklarının ve kendilerinin saadetini temin etmek için çalışıyorlar. Anneyle baba galiba her evin temel taşı.(1928)' bu metinde gördüğümüz üzere işlerin cinsiyetleştirilmesi ve aile içi hiyerarşi ders kitaplarına henüz girmiş değil. fakat 1950 sonrası ders kitaplarında tanımlanan aile modelinde sık sık 'baba evin direğidir.' vurgusu yapılırken 'yemek yapan, sökük diken, bulaşık yıkayan annemiz' sözleriyle ev içinde bireylere belli konumlar biçiliyor. bir başka örneğe bakarsak: 1939 yılında 1. sınıflar için hazırlanan okuma kitabında bir parçada 'büyük bahçeler heykeller var. Küçük çocukların bir kısmı bahçede ağaç altında oynuyorlar. Çok küçükler arabalar içinde uyuyorlar, anneleri, dadıları onların yanında bekliyorlar.' diye geçerken aynı parça 17 yıl sonra 'anneleri, ablaları onların yanında bekliyorlar.' diye değiştirilerek dadıyı abla yapılıyor ve kız çocuklarına potansiyel birer anne oldukları hatırlatılıyor.

1950 sonrası ders kitaplarında anası çiftçi ya da anası esnaf sözcüklerine rastlamıyoruz. Ananın çalışma alanlarının neler olduğunun ve kimlerin buna katılacağının sözü bile edilmiyor.
1935:
Esnaf destanı
Biz esnaf takımı severiz işi
Çalışır, yaşarız erkek ve dişi
Aramızda yoktur tembel bir kişi
Ulusun özüyüz biz, şanımız var.
1952
Esnaf destanı
Biz esnaf takımı severiz işi
Çalışır, yaşarız birer er kişi
Aramızda yoktur tembel bir kişi
Ulusun özüyüz biz, şanımız var.

1935teki şiirde ticarete layık görülen kadın aynı şiirin 1952 versiyonunda kapsam dışı bırakılıyor.

1951 yılı bir kadın yazarın yazdığı 3. sınıf hayat bilgisi kitabında 'Çetin'in kardeşi' adlı okuma parçasında erkek kardeş isteyen çetin'in kız kardeşi olunca sarf ettiği cümleler şu şekilde: 'Al ben Filiz'i istemem. Bunu gönder geriye. Metin gelsin. Kızlardan asker olmaz, onlar düşmanları kesemez, tüfek de taşıyamaz, Fatoş gibi yerleri ıslatır.' Filiz uyurken bir ağlama sesi gelince bir bebek daha olduğunu fark eden Çetin: 'Bu Metin mi anneciğim? Ben bunu isterim işte!' deyince annesi gülümseyerek: 'iyi ki çocuklar ikiz doğdu.' diyor.
Herkes ikiz çocuk doğurma şansına(!) sahip olamayacağı için ortaya ciddi bir sorun çıkıyor! Cinsiyetçi ideoloji öyle nüfuz ettiriliyor ki kadınlar kendi ezilmişliklerinin yeniden üreticisi oluyorlar... ayrıca kız çocukları asker olamayacağı için erkekler tarafından 2. sınıf cinsiyet olmaya mahkum ediliyor.

Özetleyecek olursak; burjuva Kemalist devrimi ile ilkin bir 'cumhuriyet kadını' yaratmak istenirken cumhuriyet kadını olamayanları da 'cumhuriyet ev kadını' yapma eğilimi vardı. 1945 sonrası değişen politikalarla kapitalist sistem için uygun model olan 'ev kadınlığı'na doğru bir geri dönüş yaşandı.
Ağacın ne vakit eğildiğini iyi bilen erkek egemen sistem daha ilkokul çağında toplumsal cinsiyet rollerini çocuklara benimseterek kendi çizgilerinde bireyler yetişmesini sağladılar. Zamanla kızlara uygun meslekler ve erkeklere uygun meslekler anlayışını yerleştirdiler. bugün beyinlerde meşrulaşmış bu rollerin dışına çıkmak ise arıza(!) muamelesi görmenize neden olmaktadır... *
zaman geçtikçe iyileşmesi, daha eşitlikçi olması beklenirken siyasal iktidarlara bağlı olarak dönem dönem değişiklik gösteren rollerdir.
Her an değişebilecek cinsiyet rolleridir.

Selim'e metroda ne yaptınız lan allahsızlar.

görsel