bugün

Demokrasinin su götürmez en basit tanımı; halkın kendi kendini yönetmesidir. Bu yönetim şekli azınlığın hak ve özgürlüklerine halel getirmeden halkın, çoğunluğun tercihlerine uygun yönetilmesi şeklinde gerçekleşir. Bu bağlamda hiçbir temel hak ve özgürlükle ilgili yasal düzenleme oylamaya konu olamaz. Mesela eşcinselleri tedavi etmek ya da kürtleri ülkeden sürmek gibi herhangi bir düzenleme bireyin temel hak ve hürriyetine tacizdir ve oylamada 1 red oya karşın yetmiş milyon kabul oyu dahi olsa alınacak karar hiçbir şekilde adil ve demokratik değildir.
Demokrasinin çarpan etkisi ise çoğulcu demokrasinin abartılarak azınlıkçı demokrasi haline getirilmesidir. Yani azınlık haklarını koruyacağım derken çoğunluğu da haklarından mahrum bırakmaktır. Mutedil olan kişilerin bireysel tercih ve yaşam tarzına minimum müdahale eden yönetim tarzıdır. Bir örnekle daha tanımı izah edeyim, mesela zorunlu din dersleri alevilerin vicdan özgürlüğünün ihlali anlamına gelir mi; evet.. Peki din derslerinin tamamen kaldırılması da inanan insanlar için dini eğitim hakkının elinden alınması demek değil midir; galiba buna da evet. işte toplumda dezanavantajlı insanlar lehine pozitif ayrımcılık yapacağım derken avantajlı grupların; sağlanan toplumsal ve toplam bireysel faydadan daha büyük çıkar ve hakkından feragat etmek zorunda bırakılması demokrasinin çarpan etkisinin yan etkisidir.
Türban yasağını da bu bağlamda değerlendirmek gayet mâkul ve vicdanlı olacaktır.
sınırsız özgürlük savunuculuğunun çoğunluk açısından olumsuz durum oluşturmasıdır.