bugün

sadece cuma namazları esnasında, önündeki safta duran mümini, daha ilerideki boş safha tabiri caiz ise "ittiren" dededir, evet.
uzun bir aradan sonra hayatın gidişatının ibneliğe(homoseksüellik değil, kötü yaşam tarzı) doğru kaydığını fark eden genç, istekli bir şekilde camiye gider cuma namazını kılmak üzere. cuma günleri caminin tıklım tıklım olduğunun gayet bilincindedir. camiye girer, hocayı dinler, sünneti kılar. neyse, sıra gelir farzı kılmaya. farz namazı da hocanın kontrolü ve yönlendirmesi altında, cemaat senkronizasyonu çerçevesinde kılınan bir namazdır ve bu namaz başlamadan saflar sıklaştırılmalıdır. o an, bunca süredir aynı abinin yanında oturup, hocanın söyledikleri sebebiyle o abiyle beraber hüzünlenip-sinirlenmiş, camide koşuşturan velede kızan o abiye arka çıkarak sadakatini göstermiş genç, önündeki safhın boşalması sebebi ile zor durumda kalır. arkadaki 155 santimetre boy, boy/pi santimetre de sakala sahip takkeli dede, iman sarhoşu gencin ibadet hayatını mahveden girişimde bulunur işte... önündeki saf boşalan genci, arkadan pandik-dürtük karışımı kaynaklı tanımlayamadığım bir fiziki kuvvet ile öndeki safha iter. e ben alıştım yerime? nası kılacam şimdi farzı? namazın en önemli yeri burası dede ya! nabıyosun sen? ben şimdi o 2 rekat bitene kadar yatıp kalkıp sana küfredip allah'a tövbe edip dua okumaya çalışacağım. senin yaptığın zulümdür gençliğe.
not: yazının sonunu bu kadar toparlayabildim, kusura bakmayınız.

edit ulan edit ama acayip edit: din düşmanı, allah'sız, ateist olmuşuz. nasıl yazdıklarımdan bunları çıkarttınız hakikaten anlamak güç. ama cevap vermeyeceğim...
uyarı: (bkz: x in seviyesine inmeme zırvası).
aslında sünnet olduğuna inanılan bir uygulamayı hayata geçiren dededir. rivayete göre safların sık olması insanların muhabbetini ve namazın sevabını artıran bir davranıştır. ancak kanımca bu safları sıklaştırma mevzusu biz türkler tarafından yanlış anlaşılmıştır. büyük ihtimalle kastedilen şey yanyana daha çok insanın saf bağlamasıyken bizdeki uygulama öndeki ve arkadaki safların arasındaki mesafenin sıklaştırılması yönündedir.
üslubu zaman zaman sorunlu olabilse bile üzerine düşeni yapan yaşlı amcadır. saf tutmanın adabını bilmektedir, esas sorun namaz için kalkıp toparlanma esnasında ön safta yer açılmışsa o boşluğun doldurulacağını bilip de o yere bir türlü geçmeyenlerdedir.
genelde millet cuma namazlarında ön saflara gitmek istemez, tam her şeyi hesaplayıp zaten kapının önündeyim hemen çıkarım derken, hutbeden sonra duygusuz ve tok bir ses ''arkadaşlar millet dışarda kaldı ilerleyelim'' dediği an hayalleriniz suya düşer ve o amca kendi mıntıkasında sabit kalmıştır. farz biter bitmez yine aynı amcanın çamaşır leğenini alıp kapı önünda makbuz kestiğine şahid oluruz.
duyarlı ve bencil olmayan mümindir.zira ön safta namaz kılmanın sevabını mümin kardeşinin almasını istemektedir.

bir de camideki etkinliği tamamen yönlendirmeye çalışan amcalar vardır. tıpkı bir orkestra şefi gibi hareket eder. kimin nereye geçeceğini , ayakkabıların nereye konacağını, saf tutarken bırakılması gereken arayı hep bu amcalar belirler. caminin üst katında yer kalıp kalmadığını bu amcalar bilir. Allah razı olsun, iyi niyetli bir amaca hizmet ettikleri için ben de bir tebesüüm oluştururlar hep. ama camiden küçük çocukları ses yapıyorlar diye kovan amcalara tebessüm bile edemem.

o kovulan küçük çocukların sözlükte karşımıza din düşmanı yazarlar olarak çıktığını gördükçe daha bir sızlıyor yüreğim. ah be amcam. ne yaptın sen?
yasli, gri-beyaz sakalli ve takkeli amcadir.