bugün

kişisel bir tercihtir karışmak ayıp olur da, yani ölmüşsün be bilader tek kişilik olsa ne, çift kişilik olsa ne, süper lüks olsa ne. hem mezardan ziyade öte dünyada birlikte olmayı istemek daha mı mantıklı ne. karışık mevzular bunlar, çok karışık hem de.

(bkz: beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar)
(bkz: beni doğduğum yere gömün)
(bkz: beni mahmutla gömün a q)
çift olmanın anlamını bilen, yaşayan ve yaşatanların isteyebilecekleri mezar.

kanıyla beslendiğin, karnında geliştiğin, yüzünde öpücüğünün tadıyla uykuya daldığın melek yüzlü kokusu tatlı annen de olabilir bu; korktuğunda sığındığın, elini tutunca kendini güçlü bulduğun, uyuyakaldığında kucağında taşındığın kocaman baban da..

evlatları yazmaya dilim de, elim de varmıyor, benim ömrüm onların olsun ve bu telaffuz edilemez kelime onlardan uzak olsun.

ama bir de sevdiğin var, hayat arkadaşın, can yoldaşın, dostun, aşığın, sevgilin.
karın kocan filan demiyorum, o kelimeler toplumsal tanıtma kelimeleri, bir etiket adeta, gerçek olan sevgili olması.

bir çifti düşünün iki sevgiliyi;

beraber yaşamış ve yaşlanmış, bir tek gece ayrı çatı altında uyumamış, çok kavga etmiş ama hiç kin biriktirmemiş, karşısındakini çok öfkelendirmiş ama hiç kırmamış, çok üzmüş ama hiç incitmemiş,

yıllarca beraber yaşamış, günler geceler boyu konuşmuş bir çift, biri susunca kaldığı kelimeden diğeri başlamış, ikisi de susunca gözleriyle konuşmaya devam etmiş,

bir sürü insanın bulunduğu bir ortamda gözleri birbirine değince hiç konuşmadan kalkıp evlerine gitmek için sabırsızlanmaya başlamış, hayatlarına kattıkları onca arkadaşa dosta rağmen birbirlerine duydukları ihtiyaç hiç eksilmemiş,

yıllar böylesine sevgiyle, dostlukla ve aşkla dolu geçmiş, tek hayıflandıkları daha önce birbirlerini bulup beraberlik süresini üzatamamak olan bir çift

yaşlandıklarında elele deniz kenarında yürürken bile aşkla gepegenç görünen bir çift.

romatizmadan eklemleri sertleşmiş elleriyle sevgilisinin üzerindeki triko ceketin düğmelerini iliklemeye çalışan beyazlar içinde yüreği genç yaşlı kadın.

sevgilisinin uçuşan beyaz eteğini tutarken poposuna puştça bir şaplak atan ruhu genç yaşlı adam.

bir martının kanadını suya değdirişini görünce aynı anda gülümseyen iki genç ağız,

sevgileri öylesine büyük ve birbirlerine duydukları ihtiyaç öylesine doyurulmaz ki,

hayata bağlılıklarının sebebi de sonucuda diğeri olan iki sevgili, öyle ki dilerim tanrı beni senden sonraya bırakmasın diye dualar etmiş iki sevgili.

onlar bilmez mi böylesine seven iki yüreği ve ruhu ölüm de ayırmaz, ama onlar istemez mi, salt beden olarak kaldıklarında da beraber olmanın vereceği bütünlük hissini.
(bkz: ikiz mezar)
aynı toprakta kaybolmak, toprakta karışmak...
(bkz: Nihat hatipoğlu)'nun açıklamasına göre bu mümkünmüş.
-teraslı mezar.
-boğaza nazır mezar.
-doğalgazlı mezar.