hiçbir ceza caydırıcı özellik tasımamaktadır. ne idam cezasının ne hapis cezasının bu özelliği yoktur.

zaten ceza caydırıcı özelliğinden çok kişinin işledigi suçun yanına kar kalmaması amacıyla uygulanan bir sistemdir.

kader mahkumları, nefs-i müdafaa yüzünden ceza alanların dısında, hapis cezasının da hiçbir caydırıcılıgı yoktur.

bu sebepten dolayı idam cezası caydırıcı özelliği yok diye idam cezasına karsı çıkmak manasızdır. çünkü genel itibariyle cezanın caydırıcılıgı yoktur.

suç işlemeyi kişilik haline getirmiş insanlar için durum böyle. şimdi bu tip insanlara ne yaparsanız yapın ceza ile bir sonuç alamıyorsunuz. bunu hiçbir şekilde islah edemiyorsunuz. 59 yasında poşet içine kamera düzeneği kurup caddede etek altı kayıtlar yapan adamı hangi ceza islah edebilir. (bu adam idam edilsin demiyorum) bu gibi vakalar kliniktir. hapishane bu adamın sorununu çözmez.

bu adamın bir-iki adım ötesi çocuklara taciz-tecavüz, kastederek adam öldürme vb. gibi suçlar da klinik vakadır. hapishane bu adamları islah etmez, aksine daha vahsi bir sekle bürünmelerine neden olur.

burada idam cezası caydırıcı özellikten çok kamu vicdanını tatmin etme yönünde olmalıdır. yok illa idam cezası vermiyorum diyorsan. bu adamlar hapishane yerine, klinik hapishanelere konulmalı, evet klinik vakalar için özel hapishaneler açılmalı. ve bu adamlar 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıslarsa bu süre içerisinde pisikolojik-psikiyatrik tedaviye alınmalı islah edilmelidir.

edit. klinik hapishaneye konulup ceza sürecinde tedavi gören hasta-suçlu tedavi sürecinde gösterdigi iyileşme haline göre serbest bırakılır, ya da iyileşme belirtisi göstermemişse cezası uzatılır. iyileşip çıktıgını düsünürsek aynı sucu tekrar işlediginde idam cezası düsünülebilir.
cezayla caydırılmaya çalışıldıkça toplumlar, cezalar ne kadar büyürlerse büyüsünler toplumda suç işlenmeye devam edecektir.

bireylere suçların kötülüğünü ve kendi başlarına da gelebileceğini öğretmek en büyük cezadır. aksi halde hiç bir ceza gözü dönen bir insanı caydırmaz.

insanın içerisine bazı şeyleri aşılamak gerekir. ahlak olsun, empati olsun.

ama kime konuşuyoruz amk.
gerçekten de çok azdır. hiçbir ceza suçun işlenmesine kesin çözüm değildir. suçun çözümünün yolu ceza değil sosyal ortamın sorunlarını çözmektir. ancak her ne kadar sosyal ortamı mükemmelleştirsen de sırf rahat battığı için suç işleyen, psikopat olan ya da eğlencesine yapan insanlar olacaktır ve o hayal edilen kusursuz toplum hayalini öldürecektir. bu yüzden cezanın caydırıcılığı umrumuzda değil, cezanın mağdur tarafın adalet ve intikam duygularını tatmin eder ölçüde olması gerekir. eğer mağdur taraf verilen ceza ile adaletin tecelli ettiğine inanmıyorsa hatta toplum genelinde suç-ceza eşitliğinin olmadığına dair genel bir inanış hakim olduysa o zaman imkanı olan adaleti kendisi sağlama çabasına girecektir. bu da hem toplumun genel asayişini hem de sadece gücü olanın hakkı olan adaleti alıp olmayanın adaletsizliğe mahkum edildiği bir toplumda toplumun kanun koyucu ve uygulayıcılarına olan güvenini yok edecektir.
(bkz: klinik hapishanelerin açılması/#15299107)
suç işlemeye yatkın insanlar küçük yaştan itibaren suç işlemeye teşvik edilirler.

yapılan kasıtlı hatalar veya suçlar az bir ceza ile cezalandırıldıkça bu caydırıcı olmaktan çok suçlu için teşvik edici olur.

benim görüşüm küçük suç az ceza büyük suç ağır ceza gibi suç ve ceza arasında bir doğru orantı kurulması yerine küçük suçlarada ciddi cezalara verilmesidir.

örneğin kadınlara tacizi alışkanlık haline getirmiş bir erkeğin yaptıkları cezasız kalırsa yada verilen ceza yetersizse bu teşvik edici olur.

suç ispatlandığında verilen ceza ciddi olmalıdır ,bu şekilde ufak ,küçük gibi görülen adi suçlar büyümeden tedbir alınmış olur.